29 Şubat 2012 Çarşamba

Daha Kaç Çocuğu Telef Edeceğiz?

Pozantı cezaevinde yaşadıklarını paylaşan çocuklar, maruz kaldıkları duygusal, fiziksel ve cinsel şiddetle bizleri bir daha yüzleştirdi. Paylaşımlar, çocukların tehdit mahiyetinde veya fiili olarak fiziksel güç ve erk sonucu şiddet gördüklerini yine görünür hale getirdi.


Çocukların yaşadıkları, Türkiye’de çocukları hem doğrudan hem de birbirlerine düşürerek telef etmeye devam ettiğimizi gösteriyor. Şiddet yaşantılarını paylaşan çocukların, eylem ve protestolara katılmak nedeniyle kurumda bulunmaları, kendilerine yönelen şiddetin daha da sertleştiğini gösteriyor.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin üyesi olduğu Ankara Çocuk Hakları Platformu ve İnsan Hakları Ortak Platformu ile birlikte çocuk adalet sisteminin güçlendirilmesi ve mevcut durumun tespiti için 2011 Mayıs ayında Mersin’de çocuklarla yapılan görüşmelerde elde edilen veriler adalet sistemi içerisinde çocukların kötü muamele gördüklerini göstermişti. Tespitin hemen ardından durum Adalet Bakanlığı’na bildirilmiş ve Pozantı Cezaevinin kapatılacağı öğrenilmişti. Ancak o tarihte olduğu gibi yeni tahliye olan çocukların da ifadeleri gösteriyor ki;

-Çocuklar kapalı infaz kurumlarında duygusal, fiziksel ve cinsel şiddet görüyorlar.

-Kapalı kurumlar çocukları cinsel şiddetin yanı sıra fiziksel ve duygusal şiddetten koruyamıyor.

-Kapalı kurumlarda çocukların bulunma nedenlerine göre maruz kaldıkları şiddet, daha da sertleşebiliyor. Adam yaralama nedeniyle cezaevinde bulunan çocuklar itibar görürken, cinsel veya siyasi bir nedenle kanuna muhalefet nedeniyle kurumda bulunan çocuk, şiddete daha açık hale geliyor.

-Çocukların birbirlerine şiddet uygulamasına seyirci kalınıyor, önüne geçilmiyor.

-Çocuklar,  başka bir şekilde “yeniden” cezalandırılıyor. Hüküm, başka bir biçimde “yeniden” üretiliyor.

-Kapalı kurumların “kurum alt kültürü” hiyerarşik ve anti demokratik uygulamaların gerçekleşmesine neden oluyor.

-Kapalı kurumlarda bağımsız ve özerk izleme çalışmaları yapılmıyor.

Yaşananlar, kapalı kurumlarda insan hakları ve onurunun korunmasını ve sosyal adaletin tahsisini amaç edinen sosyal hizmet uygulamalarının bulunmadığına işaret ediyor.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi olarak, olanlara bütüncül bakılmasını, öncelikle çocuklara şiddet gösterenlerin ve de çocukların birbirlerine şiddet göstermesine ses çıkarmayan, görmezden gelen ve hatta neden olanların soruşturulmasını, cezasız bırakılmamasını, şiddet gören ve şiddet gösteren çocuklara yönelik iyileştirme çalışmalarının başlatılmasını ve onarıcı adalet yaklaşımın uygulanmasını talep ediyoruz.

Anımsatıyoruz ki,
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun[1] Ekim 2009 – Ekim 2010 tarihleri arasını kapsayan faaliyet raporunda Pozantı Cezaevi’nde “yetişkin ceza infaz kurumu olarak inşa edilmiş olması nedeniyle, fiziki yapısı çocuklara uygun değildir ve iyileştirme çalışmalarında sıkıntılar” yaşandığı belirtilmiştir. Raporda açıkça “Cezanın ıslah edicilik işlevi düşünüldüğünde, bunun yapılmasının fiziken mümkün olmadığı görülen, ayrıca konum ve şartları itibari ile de çocukların bulunmasının uygun olmadığı, Pozantı, Bergama ve İncesu Ceza İnfaz Kurumları’nın faaliyetlerine son verilmesi, amaç açısından doğru olacağı gibi ekonomik katkı da sağlayacaktır” denilmektedir. Ayrıca “Çocuğun gözaltına alınmasına ya da tutuklanmasına son çare olarak ve ‘gerekli en kısa süre’ için başvurulmalı, bu eylemin gerekçesi de, onların kamu güvenliği için sürekli ve ciddi bir tehdit oluşturması olmalıdır” ve “Statüsü, konumu, ekonomik durumu ve ailevi yapısı ne olursa olsun çocuklara iyi bir eğitim verilmesi temel hedef olmalıdır” denilmiştir.

Anımsatıyoruz ki;
Çocuklar, kendine özgü gelişimsel özellikleri, özel korunma gereksinimi ve kendisi hakkında verilen kararlara katılımı önündeki engellerin -yetişkinlere oranla- daha fazla olması nedeniyle, “şiddete karşı” daha açık ve savunmasız durumdadır.

Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme’ye taraftır ve her çocuğun onurlu, özgür ve eşit bir biçimde yaşaması konusunda yükümlülükleri vardır. Sözleşme çocuğa karşı şiddetin tanımlanması ve önlenmesinde yol göstericidir  (özellikle bu belgenin 19, 34 ve 37. maddeleri). Madde 19 doğrudan çocuğa karşı şiddeti ele alırken, madde 37 işkenceyi veya zalim, insanlık dışı ve küçük düşürücü diğer davranışları ve cezaları yasaklamaktadır. Madde 39 ise her tür şiddet mağduru çocuğun rehabilitasyonu için çağrıda bulunmaktadır.

Sayın Başbakan’a, Sayın Adalet Bakanı’na, Sayın vekillere ve Sayın Hükümet Üyelerine, soruyoruz…

-Herhangi bir çocuğun “Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil…” dememesi için

-Çocukları şiddetten korumak için

-Çocukların maruz kaldığı şiddetin etkilerini gidermek için

-Çocukların başta Pozantı Kapalı Cezaevi olmak üzere kendilerine uygun olmayan kapalı infaz kurumlarında kalmaması için

-Pozantı Kapalı Cezaevi ve benzerlerinin bir an önce kapatılması için

-Kapalı kurumların bağımsız izleme mekanizmalarına açılması için

-Kapalı kurumlarda insan hakları ve onurunun korunmasını ve sosyal adaletin tahsisini amaç edinen sosyal hizmet uygulamalarının başlatılması için.

Daha kaç çocuğun aşağılanarak, dayak yiyerek, tecavüze uğrayarak kötü muameleye maruz kalmasına tanıklık etmemiz gerekiyor?
BASINA VE KAMUOYUNA ÖNEMLE DUYURULUR.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
Genel Merkezi

Kaynak: http://www.shudernegi.org/

28 Şubat 2012 Salı

Dr. FÜSUN SAYEK VI. EĞİTİM HASTANELERİ KURULTAYI...

TTB-UDEK ve Istanbul Tabip Odası 16 MART 2012 Cuma günü İstanbul'da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cem'i Demiroğlu Oditoryumunda 8.30-17.00 arasında DR. FÜSUN SAYEK VI. EĞİTİM HASTANELERİ KURULTAYInı düzenlemektedir.
 
Bu kurultayda konu 663 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME; UZMANLIK EĞİTİMİNE ETKİLERİ'dir.
 
Kurultay programına TTB, TTB-UDEK ve İstanbul Tabip Odası web sayfalarından da ulaşabilirsiniz.
http://www.ttb.org.tr/index.php/Guncel/duyuru-3070.html 
 
Katılımınız ve katkılarınız bizler için değerlidir.
 
Saygılarımızla
 
TTB-UDEK Yürütme Kurulu adına,
Dilek Aslan



sayekprogram_son
http://www.ttb.org.tr/index.php/Guncel/duyuru-3070.html

Aşırı Doğurganlığa Farklı Anlam Yüklemek...

Prof.Dr. Ahmet Nezih KÖK
Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Atatürk Ünv.Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı
     Bu sene kış, gerçekten çok ağır geçti. Dereceler çok düşük sıcaklık değerlerini gösterirken, kar da alabildiğine yağdı. Ağır kış şartları, başta ulaşım olmak üzere verilen hizmetlerin aksamasına neden oldu. Aksayan hizmetler arasında, çok büyük özverilere rağmen maalesef, sağlık hizmetleri de yer aldı.

Ana haber bültenlerinde yer alan aynı nitelikteki bazı haberler bu yazımın yazılış saikini oluşturmaktadır. Söz konusu haberlerin birinde, ağır kış şartları görüntüsü altında “Kar nedeni ile yolu kapanan köyde mahsur kalan gebe kadına sağlık ekipleri, yoğun çalışmalar sonucu ulaştı” denilmektedir. Haberin beni “özellikle” ilgilendiren son kısmında ise “On birinci çocuğuna hamile kadına ilk müdahale sağlık ekiplerince yapıldı” denilmektedir.

Haberi  öncelikle, yaşam hakkının en önemli bir değer olduğunun bilinci ile  annenin ve doğacak bebeğin yaşamının kurtarılması için cefakâr ve fedakâr sağlık personelimizin yaptıklarını alkışlayarak izliyoruz.

Ama sıra, bir hekim olarak haberin yorumlamasına geldiğinde, bazı şeylerin doğru olmadığı yönünde bende kuvvetli kanaat oluştu. Öncelikle anlayamadığım husus şu oldu. Bir kadın neden on birinci çocuğu doğurmak ister? Evlat, anne ve baba dâhil tüm üst soyun arzuladığı, varlık nedenlerimizin en birincisidir. Ailenin altın topudur, üst soy olarak, ülke  olarak ve insanlık olarak geleceğimizin teminatıdır. Anne kendinden kopan ve bir parçası olan evlat sevgisini on birinci kez yaşamayı neden arzular?

Bir kadının on birinci çocuğunu doğurmasının gerekçesini ya da mecburiyetini devletin, akademisyenlerin ve kanaat önderlerinin iyi okuması gereklidir. Her şeyden önce bunu sağlık hakkı bağlamında ele almamız gerekecektir. Çok sayıda gebeliğin anne sağlığı ve yaşam hakkı bakımından olumsuz bir etken olduğu bilimsel gerçeğinin bilinci ile hareket edilmesi gerekir. Gebelik sayısının artışı ile birlikte annenin hayati önem taşıyan biyokimyasal depolarındaki azalmanın yanı sıra, geçirilen doğum eylemine yönelik anatomik bozukluklar annelerimizin erken yaşlanmasına, fizyolojik ve anatomik rahatsızlıklarına ve maalesef ölümlerine neden olmaktadır.

Diğer yandan, dünyaya gelen çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması, doğacak çocuğa karşı hem anne ve babanın hem devletin hem de insanlığın bir görevidir. İleri gebelik sayılarında doğan çocuklarımız, hem bedensel hem de mental rahatsızlıklara daha fazla maruz kalmaktadır. Bu nedenle, Nüfus Planlaması Kanunu’nda da belirtildiği üzere ailelerin bakabilecekleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olabilmeleri önemlidir. Ülkemizde doğurganlığın farklı parametrelere bağlı olarak büyük farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Özellikle ve öncelikli olarak doğurganlığın bölgelere, eğitim düzeyine göre büyük farklılık gösterdiği bilinmektedir.

Sağlık Bakanlığımızın sigaraya ve obeziteye yönelik başlattığı ve başarılı şekilde yürüttüğü programa benzer bir kampanyayı çok sayıda gebeliğe ve doğuma karşı da başlatması ve yürütmesi gerekir. Böyle bir kampanya,  analarımızın ve çocuklarımızın insan hakları bağlamında algılanması gereken bir hakkıdır. Bu nedenle işin hukuki ve kanuni düzenlemeleri yapılmalıdır. Maalesef, belirli dönemlerde bu konuda yapılan faaliyetler dinsel ve etnik sözde gerekçelerle engellenmeye çalışılmıştır. Birilerinin kötü amaçla sahiplendiği bu sözde gerekçeler, son zamanlarda çoğu alanda sahiplenilen sözde gerekçelerin bir bir ortadan kaldırıldığı gibi etik, hukuki ve bilimsel zemine oturtularak kaldırılabilir ve kaldırılmalıdır.

Kadına şiddet ya da kadının istismarı sadece fiziksel anlam içermez, öncelikli ve en saygın sıfatlarından birisinin analık olduğunu hatırlayarak kadının çağdaş toplumlardaki yerini belirlerken, doğan çocuklarına analığın saygınlığına uygun bir şekilde göstereceği maddi ve manevi desteği gösterebilecek sağlığa sahip olabilmesi ön şartının gerçekleşmesine engel olan çok sayıda gebelik ve doğumun da kadına yönelik bir şiddet olduğunu kesinlikle kabul etmeliyiz. Bunu kabul ettiğimiz takdirde on birinci çocuğunu doğuracak kadına verilen sağlık hizmetinin anlamı değişecektir.

Conference on Digital Forensics, Security and Law, 30-31 May, 2012 Virginia USA...

Association of Digital Forensics Security and Law
The 2012 ADFSL 
Conference on Digital Forensics, Security and Law


May 30-31, 2012


Richmond, Virginia USA



The ADFSL 2012 Conference on Digital Forensics, Security and Law will be held in May 2012. A conference committee will be formed in the next few months and more details will be announced at that time.

The conference committee will be calling for papers and proposals in, or related to, the following areas:

CURRICULUM
1) Digital forensics curriculum
2) Cyber law curriculum
3) Information assurance curriculum
4) Accounting digital forensics curriculum

TEACHING METHODS
5) Digital forensics teaching methods
6) Cyber law teaching methods
7) Information assurance teaching methods
8) Accounting digital forensics teaching methods

CASES
9) Digital forensics case studies
10) Cyber law case studies
11) Information assurance case studies
12) Accounting digital forensics case studies

INFORMATION TECHNOLOGY
13) Digital forensics and information technology
14) Cyber law and information technology
15) Information assurance and information technology
16) Accounting digital forensics information technology

NETWORKS AND THE INTERNET
17) Digital forensics and the Internet
18) Cyber law and the Internet
19) Information assurance and Internet
20) Digital forensics accounting and the Internet

ANTI-FORENSICS AND COUNTER ANTI-FORENSICS
21) Steganography
22) Stylometrics and Author Attribution
23) Anonymity and Proxies
24) Encryption and Decryption

INTERNATIONAL ISSUES
25) International issues in digital forensics
26) International issues in cyber law
27) International issues in information assurance
28) International issues in accounting digital forensics

THEORY
29) Theory development in digital forensics
30) Theory development in information assurance
31) Methodologies for digital forensic research
32) Analysis techniques for digital forensic and information assurance research

DIGITAL RIGHTS MANAGEMENT (DRM)
33) DRM issues in digital forensics
34) DRM issues in information technology
35) DRM issues in information assurance
36) DRM issues in cyber law

PRIVACY ISSUES
37) Privacy issues in digital forensics
38) Privacy issues in information assurance
39) Privacy issues in cyber law
40) Privacy issues in digital rights management

SOFTWARE FORENSICS
41) Software piracy investigation
42) Software quality forensics

OTHER TOPICS
43) Cyber culture and cyber terrorism

Deadlines

The deadline for submissions will be midnight EST, 19 February 2012.

Submission Types

Short briefing papers: A technology or a management briefing on an aspect of digital forensics, information assurance, and/or cyber law. Such papers will be presented by the author in a round table discussion format at the conference. These papers need not be extensive. Typical length is about 1500-2000 words.

Research papers: A research question or an argument is posed and subsequently conducted. Empirical work (quantitative or qualitative) is necessary. Research papers will be presented by the authors in a regular conference session. These papers should be extensive. Typical length is about 5000-6000 words. All research papers will be considered for publication in the Journal of Digital Forensics, Security and Law (JDFSL).

Case Studies: Case studies are typically descriptions of a given digital forensics situation. Names of organizations/actors can be kept anonymous to maintain confidentiality. Case studies will be presented by the authors at the conference. Typical length is about 5000-6000 words. All case studies will be considered for publication in the Journal of Digital Forensics, Security and Law (JDFSL).

Paraben Student Scholar Track: Up to six student papers will be selected for the Paraben Sponsored Student Scholar Track. Of the six papers, one will be selected for the Paraben Student Scholar Award. The primary author must be present at the conference. To participate, the primary author of the paper must be a student. The primary author must email the conference chair and specify that they wish their submitted paper to be considered for the Paraben Student Scholar track. The award will entitle the author to receive free registration fees at the PFIC Conference.

Panels: Panels and workshop proposals are welcome. Typical length is about 1000 words long and covers a current technology or a controversial issue.
 
Participants

The primary audience will include individuals who are interested in developing curriculum and teaching methods as well as conducting research related to the areas of digital forensics, security, and law. This conference will be of value to both academic and practitioner audiences.
 
Submissions

All research papers and case studies are double blind peer reviewed.

Instructions for authors may be found at the following link:
Best Papers

Selected papers from the conference will be considered for inclusion in the following journal:
Additional Information

ADDITIONAL INFORMATION FOR THE CONFERENCE CAN BE FOUND AT:
http://www.digitalforensics-conference.org 

REGISTRATION INFORMATION IS POSTED AT:
http://www.digitalforensics-conference.org/registration.htm 

The Chair of the conference is Dr. Glenn S. Dardick
(gdardick@dardick.net)

Association for Digital Forensics, Security and Law
Website: http://www.adfsl.org 

Journal of Digital Forensics, Security and Law
Website: http://www.jdfsl.org  

Adli Tıp Toplantıları: Postmortem olarak kanda oluşan Methemoglobin

Uz.Dr.Mehtap YÖNDEM


Her ay düzenli olarak Ankara'da bulunan Adli Tıp Anabilim Dalları'ndan birisi ya da  Adli Tıp Ankara Grup Başkanlığı'nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Ankara'da görev yapan tüm Adlli Tıp kadrolarını bir araya getiren Adli Tıp toplantılarının sonuncusu  24.02.2011 tarihinde Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı'nın ev sahipliğinde Ankara Üniv. Adli Tıp A.D., Hacettepe Üniv. Adli Tıp A.D., Gazi Üniv. Adli Tıp A.D., Başkent Üniv. Adli Tıp A.D., GATA Adli Tıp A.D. ve Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığımızdan toplam 30-35 kişilik akademisyen, uzman ve araştırma görevlisinin katılımıyla gerçekleştirilmiş olup toplantıda Adli Tıp Ankara Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nde görevli Uz.Dr.Mehtap YÖNDEM tarafından "Postmortem olarak kanda oluşan Methemoglobin" konulu sunum yapılmıştır. Bu toplantı zengin bilimsel içeriğinin yanında Ankara'da hizmet veren tüm Adli Tıp camiasını bir araya getirmesi ve camiamıza yeni katılan araştırma görevlisi arkadaşlarımızla tanışma fırsatı yaratmış olması nedeniyle de son derece önemliydi. Etkinliğimize katılarak  bilgi görüş ve tecrübelerini bizlerle paylaşan sayın  hocalarımıza, uzun uğraş ve emek vererek hazırladığı güzel sunumu için Uz.Dr.Mehtap YÖNDEM'e,  bizleri yalnız bırakmayan kıymetli meslektaşlarımıza, ve camiamıza yeni katılan arkadaşlarımıza etkinliğimize katılımlarından dolayı çok teşekkür ederiz.


Kaynak: adlibilimler@yahoogroups.com

MOBBİNG FARKINDALIK KURSU...

Adli Bilimciler Derneği ve Mobbingle Mücadele
Derneği işbirliği ile İstanbul'da 24-25 Mart 2012 


tarihinde (Cumartesi-Pazar) "Mobbing Farkındalık


Kursu" düzenlenecektir.


Eğiticiler

Prof.Dr.Hamit Hancı: Mobbing Nedir. Nasıl Tanınır.

Hüseyin Gün: Mobbing Yöntemleri, Mobbing e Karşı Koyma Teknikleri.

Prof.Dr.Nevzat Alkan. Mobbing Polikliniği. Mobbing Tanı Yöntemleri

Psik. Rebia Dirim. Mobbing Psikolojisi. Psikanalitik Yaklaşımlar. Psikolojik KArşı Koyma Yöntemleri

Yard.Doç.Dr.Mustafa Çakır. Mobbing le ilgili başvurulacak makamlar. İdari Soruşturmalar. Dilekçe 

Av.Alper Araz. Mobbing le İlgili Yasal Düzenlemeler. Uluslararası Hukuk. Nefret Suçları , İnsan Hakları İhlalleri ve Mobbing

Av.Devrim Karakülah. Mobbingle İlgili Dava Karar Örnekleri.

Sinirli sayida kursiyerin kabul edilecegi kurs icin katilim kosullari ve yer asagida belirtilmistir.

Eğitim Materyali verilecektir

Saygilarimizla
 

Egitim Yeri: Başak Eğitim Kurumu
Aydınevler Mah. Sanayi Cad. Demirtaş Plaza No: 13 Kat:1 Daire:4
Maltepe/İSTANBUL
 
 

27 Şubat 2012 Pazartesi

VII. ULUSLARARASI RUHSAL TRAVMA TOPLANTILARI...

TOPLUMSAL TRAVMA;  SONUÇLARI VE BAŞETME...
VII. Ruhsal Travma Toplantısı'nı (RTT) 30 Kasım - 2 Aralık 2012 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde yine birlikte gerçekleştireceğiz.
Travmatik olayların sürekli yaşandığı ve travmanın tekrar yaşanması olasılığının yüksek olduğu, bir başka deyişle uzun bir süre geçmesine karşın 'travma sonrası'na ulaşılamayan durumlar için karmaşık travma kavramı uygun düşmektedir. Büyük ölçekte bütün toplumu etkileyen travmalar yaşandığında hem bireyler hem toplum etkilenir. Bu durumu nitelendirmek için toplumsal travmadan söz edilebilir. Özel olarak toplumsal ve karmaşık travma etkilerinin travmatik stres belirtileri ile sınırlı olmadığı gözönünde tutulduğunda, bu kapsamdaki çalışmaların zenginleştirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle 7. Ruhsal Travma toplantısının ana teması 'Toplumsal Travma; Sonuçları ve Başetme Yolları' olarak belirlenmiştir. Bu toplantıda şiddet ve çatışma sonuçlarından; insanların baskı, kontrol, yoksulluk ve yoksunluğa karşı toplu tepkilerine; ayrımcılık ve cinsel yönelimlerden kaynaklanan dışlanmadan, göçmenlik ve mülteciliğin yarattığı zorlanmalara kadar olan geniş bir yaşantı ve deneyim çeşitliliği, bu çeşitliliğin yarattığı sonuçlar ve çözüm yolları tartışılacaktır. Tüm bu yaşantıların yarattığı klinik sonuçlar, başta karmaşık travma sonrası stres bozukluğu, yas, kişilik bozuklukları ve tedavilerindeki güncel gelişmeler olmak üzere çok farklı yönleri ile tartışılacaktır.
Karmaşık ve toplumsal travmaların toplumsal ve sosyo-politik boyutlarının, klinik görünümlerinin, tedavi yöntemlerinin bilimsel ve multidisipliner bir yaklaşımla ortaya konacağı, bilgi ve deneyimlerimizin paylaşılacağı bu ortamın sizlerin katılımı ile daha da zenginleşeceğine inanıyoruz. Oldukça zengin ve karmaşık yönleri bulunan bu alanda birlikte oluşturulabilecek bir bilgi birikimine gereksinim duyduğumuz açıktır. Bu nedenlerle, sadece travmatik stres sorunları ile değil, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, psikotik bozukluklar başta olmak üzere psikiyatrik sorunlar geniş bir yelpazede tartışılacak, bu sorunların toplumsal izdüşümleri araştırılacaktır.
VII. Ruhsal Travma Toplantısı, daha önceki Ruhsal Travma Toplantılarının somut çıktılarından da görüleceği gibi, yine dünyanın, özellikle bölgemizin, farklı yerlerinden gelen ve farklı disiplinlere mensup uzmanların görüş, düşünce, çalışma ve deneyimlerinin paylaşılıp tartışılacağı bir ortamı sağlayacaktır.
Şiddetin gündelik hayata her düzeyde kaynaştırıldığı bir çağda, gelin hem mağduru, hem tanığı, hem öznesi olduğumuz 'Toplumsal Travmaların sonuçları ve karmaşık-Travma Sonrası Stres Bozukluğu' ile baş edebilmenin yollarını araştırmak, bu doğrultudaki ortak yolculuğumuzu daha da kuvvetlendirmek için 30 Kasım - 2 Aralık 2012 tarihlerinde yüzyılların köprüsü İstanbul'da buluşalım.
Şahika Yüksel         Metin Bakkalcı         Tamer Aker

GENEL BİLGİLER

• Önemli Tarihler
Toplantı Tarihi: 30 Kasım 2012 – 2 Aralık 2012
Toplantı içeriği ile ilgili (Panel, Çalışma Grubu, Poster, Sözlü Bildiri) önerilerinizi 29 Şubat 2012 tarihine kadar bekliyoruz. 
Önerilerinizin değerlendirilebilmesi için konuya ait bildiri özetini (aşağıda belirtilmiş olan yazım kurallarına uygun olarak) ve sunuculara ait CV'lerin (sadece Panel ve Çalışma Grubu önerileri için) gönderilmesi gerekmektedir.

• Toplantı Merkezi
İstanbul Bilgi Üniversitesi

• Bildiri Yazım Kuralları:
* Özetlerin hazırlanmasında 300’den fazla kelime kullanılmamalıdır.
* Konu başlığı büyük harfle yazılmalıdır.
* Araştırmacıların isimleri, araştırmanın yapıldığı kurum ve kent belirtilmelidir. Uzun adres ve Ünvan yazmayınız.
* Bildiri; giriş, amaç, gereç ve yöntem, bulgular ve sonuç bölümlerini içermelidir. Sonuçlar kesin dille belirtilmeli ve “sonuçlar tartışılacaktır” ibaresinden kaçınılmalıdır.
* 2 adet kaynak belirtiniz.
* Bildiriler ile ilgili tüm yazışmalar e-posta ile yapılacağından, sürekli kullandığınız bir e-posta adresini mutlaka belirtiniz.
* Bildirilerin değerlendirmeye alınabilmesi için en az bir araştırmacının kongreye kayıt olması gerekmektedir.
* Hakemler tarafından yapılacak olan değerlendirme sonrası kabul edilen özetler, hiçbir düzeltme ve değişiklik yapılmadan yayınlanacaktır. Sorumluluk yazarlarına ait olacaktır.

• Prof. Dr. Andreas Maercker
7. Uluslararası Ruhsal Travma Toplantısı’nda Psikolojik travma, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), komplike yas, gerontopsikoloji ve internet destekli ruh sağlığı hizmetleri alanlarında 200'den fazla makale yazmış ve 14 kitapta yazar veya editör olarak görev almış olan Zürih Üniversitesi Psikopatoloji ve Klinik Girişim Bölümü Başkanı, psikosomatik tıp uzmanı ve psikoloji profesörü sayın Andreas Maercker 7. Uluslararası Ruhsal Travma Toplantısı'na "Uzamış Yas Bozukluğu: Yeni tanımlar ve Tedavi Yaklaşımları" başlıklı konferans ve "Uzamış Yas Bozukluğu: Tedavi Stratejileri" başlıklı çalışma grubu ve "Farklı Travmaların Neden Olduğu Karmaşık TSSB'de Tedavi Stratejileri" başlıklı panel ile katkıda bulunacaktır.


KONU BAŞLIKLARI


• Çocukluk çağı travmaları ve erişkinlikteki sonuçları
• Disosiyatif bozukluklar ve travma
• Anksiyete kavramı ve travmayı anlamak
• Travma ve ağrılar 
• Duygudurum bozuklukları ve kadim tetikleyicileri olan travmatik olaylar 
• Travma ve psikotik süreçler
• Ruhsal travma ve kişilik bozuklukları
• Doğal afet ne kadar doğal
• Teknolojik kazalarda insan eli
• Cinsel şiddet
• Kadın Cinayetleri 
• Psikofarmakoloji, travma ve gelişmeler 
• Travmatik sürecin biyolojisi
• Travma tedavilerinde grup yaklaşımları
• Travmatik stres sorunlarında güncel tedavi yaklaşımları
• Savaş ve İnsan
• Askerlikte intihar
• Eşcinsellik ve askerlik
• Ayrımcılığın kökenleri ve damgalanma, damgalama
• Eşcinsel ve transseksüellere yönelik ayrımcılık ve nefret cinayetleri
• Transekseüel olmanın günlük yaşamda güçlükleri 
• Göçmenlik
• İkinci kuşak göçmenler
• Zorunlu iç göç 
• "Arap Baharı'nda" toplumsal travma
• Sürmekte olan çatışma ortamlarında toplumsal travma
• Toplumsal şiddetin psikolojik ve evrimsel kökenleri 
• Toplumsal travma: Kavramsal çerçeve 
• Toplumsal travma ve baş etme yollarına ilişkin bütünlüklü yaklaşım - Onarım; Hakikat; Adalet
• Toplumsal travma ve baş etme yollarına ilişkin Türkiye deneyimi
• Toplumsal travma ve baş etme yollarına ilişkin farklı ülkelerden deneyimler
• Psikoterapininin ruhsal travmada vaadleri 
• Toplumsal travmada psikoterapinin yeri
• Toplumsal travma ile baş etme kapsamında sanat
• Toplumsal travma ve çocuklar
• Toplumsal travmanın kuşaklar arası aktarımı
• Toplumsal travmayı pekiştiren popüler kültürün rolü
• Travma olgularında ruhsal durum ve Adli rapor süreçleri
• Yas; tamamlanmayan yas ve taziye evleri