15 Ocak 2013 Salı

İHOP'tan yeni yayın: Türkiye'de Çocuk Adalet Sisteminin Yönetimi...


İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) ve Uluslararası Çocuk Merkezi (UÇM) eşgüdümünde, Ankara Çocuk Hakları Platformu üyesi sivil toplum kuruluşlarının katılımı ve Hollanda Kraliyet Büyükelçiliğinin mali desteğiyle 1 Aralık 2010 – 31 Mart 2012 tarihleri arasında uyguladığımız “Çocuklar için Adalet: Bir Paradigma Değişikliğine Doğru” adlı çalışma kapsamında, Çocuk Haklarına dair Sözleşme’de yer alan çocuk haklarının Türkiye’de hukuki ve politik çerçevede kendisini gösterdiği şekli ile çocuk koruma sistemi içerisine ve ayrıca çocuklar ile etkileşim içinde bulunan meslek elemanlarının tutum ve davranışlarına ne şekilde yansıtılabileceğini araştırdık. Bu kapsamda yapılan üç araştırmanın sonuçları, “Türkiye'de Çocuk Adalet Sisteminin Yönetimi” üst başlığıyla kitap olarak yayımlandı. Ayrıca, araştırmalarla derlenen bilgiler ışığında “Çocuk Dostu Adalet”“Çocuk Adalet Sisteminde Çocuğun Yüksek Yararı” ve “Yaş Ayrımcılığı” konulu üç politika belgesi ve “Çocuk Dostu Adalet”“Yaş Ayrımcılığı” ve “Bir Hak Olarak Çocuğun Yüksek Yararı” başlıklı üç broşür hazırlandı ve ilgili sivil toplum kuruluşları ve kamu idaresiyle paylaşıldı.
İnsan Hakları Ortak Platformu ve Uluslararası Çocuk Merkezi olarak, bu çalışmaların çocuk bakımından farklılığa yol açacak kesintisiz bir değişime ve dönüşüme katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Bu çalışmaları aşağıdaki bağlantılardan bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

ARAŞTIRMA RAPORU:
İÇİNDEKİLER:
Türkiye’deki Çocuk Adalet Sisteminin Yönetimi ve Yaş Ayrımcılığına İlişkin Paradigmanın İncelenmesi (Literatür Taraması)
Duygu Öktem
Bu çalışma, çocuk adalet sisteminin korunması, iyileştirilmesi ya da değiştirilmesi konusunda ileri sürülen tezlerden hareket ederek, idari yapının ve sivil alanın çocuk suçluluğu ve ceza sistemi bakımından farklılaşan ya da örtüşen görüşlere ilişkin ana eğilimlerini tespit etme amacıyla, akademik alanda yapılan tezler, Adalet Bakanlığı süreli yayınları ve sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin yayınlarının taranmasını kapsamaktadır.
Çocuk Adalet Sistemi Odağında Kanunla İhtilaf Halindeki Çocukların Durumu (Araştırma Raporu)
Doç. Dr. Yüksel Baykara Acar, Emrah Kırımsoy, Esin Koman, Dilek Karagöz
Odak grup görüşmeleri ile çocuk adalet sistemine dahil olan çocukların durumunu ortaya koymak, çocuk adalet sisteminin çocuk üzerindeki etkisini süreci yaşayan çocukların düşünce, yaşantı ve algıları yoluyla belirlemeyi amaçlayan ve çocukların görüş ve önerilerini almak üzere gerçekleştirilen bir araştırmadır. Ayrıca, hak temelli sivil toplum örgütleri temsilcileri, ceza infaz kurumlarında çalışan psiko sosyal servis çalışanları ve infaz koruma memurlarının çocuk adaleti sistemi içinde bulunan çocuklar hakkındaki algı ve eğilimlerini, yaklaşımlarını tespit etmek, sistem içinde yer alan çocukların hakları konusunda yaklaşım ve uygulamalar hakkında düşüncelerini, görüş ve önerilerini almak amacıyla yapılan odak grup görüşmeleri bu araştırma kapsamındadır.
Ceza Yargılamasına Dahil Olan Çocuklara Hakları Çerçevesinden Bakış (Araştırma Raporu)
Dilek Kumcu, Özen Kaya
Türkiye’deki çocuk adalet sisteminin mevcut işleyişini ve çocuk adalet göstergeleri çerçevesinde Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin ve Ek Protokollerin hayata geçirilmesi yükümlülüğünün nasıl yerine getirildiğini ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Bu araştırma kapsamında, çocukların, suça sürüklenen çocuk, korunma ihtiyacı olan çocuk ya da tanık çocuk olarak yer aldığı dava dosyalarının incelenmesi ve bu incelemeyle birlikte yargılama sürecinin çocuklara uygun ve çocukların yararını gözetme boyutunun değerlendirilmesi ile yaşanan hak ihlalleri değerlendirilmiştir. Çalışma, çocukların yargılama süreçlerinde ayrımcılığa maruz kalma durumları, yargılamanın hayatlarındaki etkileri, ailelerinin veya yasal vasilerinin yargılama süreçlerine katılımı, yaşamlarının ve gelişimlerinin güvence altına alınması durumu, çocukların yargılamasüreçlerine katılımını değerlendirme alt amaçlarını içermektedir.

Uluslararasi Adli Bilisim ve Güvenlik Sempozyumu...




Uluslararasi Adli Bilisim ve Güvenlik Sempozyumunun birincisi 20-21 Mayis 2013 tarihleri arasinda Elazig da Firat Üniversitesinde yapilacaktir. Bu sempozyum Firat Üniversitesi/Elazig, Sam Houston State Üniversitesi/Texas-US, Gazi Üniversitesi/ Ankara, Polis Akademisi-Ankara arasinda kurulan bir konsorsiyum tarafindan organize edilmektedir. 
Sempozyum dijital adli bilisim, bilgi güvenligi ve bilisim yasalarinin teorik ve uygulamali konular üzerine odaklanmistir. Özellikle, ISDFS bilgi ve adli bilisim arastirmalari hakkinda fikir paylasimina kendisini adamistir. Sempozyumun adli bilisim, bilgi güvenligi ve bilisim yasalari alanlarinda çalisanlari bulusturmak ve fikirlerini birbiri ile paylasmasina imkân tanimak için iyi bir platform olacagi düsünülmektedir. 
Sunulan tüm bildiriler hakem kontrolünden geçirilecek ve kabul edilen bildiriler CD formatinda sempozyum CD sinde yayinlanacaktir. Buna ilave olarak, kabul edilen bildirilerin E-Journal of New World Sciences Academy, International Journal of Information Security Science ve TBV Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisligi isimli dergilerde yayinlanmasi da göz önüne alinacaktir. 
Sempozyumun ikincisi Sam Houston State Üniversitesi ev sahipliginde 2014 yilinda Amerika da, üçüncüsü  2015 yilinda Gazi Üniversitesinde/Ankara gerçeklestirilecektir.  2016 yilinda da sempozyuma Polis Akademisi/Ankara ev sahipligi yapacaktir. 
Bilgi ve deneyimlerimizi sizlerle paylasmak için Sizi Elazig da agirlamaktan mutluluk duyacagiz. 
Prof. Dr. Asaf VAROL, Firat Üniversitesi/Türkiye
Prof. Dr. Peter COOPER, Sam Houston State Üniversitesi/US
Prof. Dr. Seref SAGIROGLU,Gazi Universitesi/Turkiye
Prof. Dr. Vahit BIÇAK, Polis Akademisi/Türkiye
SEMPOZYUM KONULARI
ADLİ BİLİŞİM VE GÜVENLİK
  • Adli Bilişim
  • Adli Bilişim ve Güvenlik
  • Adli Bilişim Araçları
  • Elektronik Kanıt Yönetimi
  • Elektronik Kanıt Tahlili
  • Adli Bilişim Denetim Teknolojileri ve Prosedürleri
  • Nİ için Elektronik Kanıt Görüntüleme ve İletişim
  • Elektronik Kanıt Saklama ve Koruma
  • Kaza Müdahalesi ve İncelemesi
  • Adli Prosedürler
  • Taşınabilir Elektronik Cihazların Adli Takibi
  • Ağ Hukuku
  • Veri Saklama ve Kurtarma
  • Ağ Trafik Analizi, Takibi ve Niteliklendirme
  • Adli Bilişimle ilgili Yasal, Etik ve Politika Konuları
  • Elektronik Kanıt ve Soruşturma Bütünlüğü
  • Çoklu-Ortam Analizi
  • Yönelimler ve Zorluklar
  • Kanıt Koruma
  • Adli Durum Çalışmaları
SİBER GÜVENLİK VE SAVUNMA
  • Siber Casusluk
  • Karşı siber casusluk
  • Adli Bilişim ve Delil İnceleme Yaklaşımları
  • Sosyal Ağlar
  • Ulusal / Uluslararası Hukuk
  • Savaşlar
  • Terör ve terörist faaliyetler
  • Kritik Altyapılar
  • Bulut Bilişim
  • Siber Tehditler / Tehlikeler / Açıklar
  • Metodolojiler / Çözümler / Yenilikler
  • Strateji/Politikalar
  • Kanunlar
  • Standartlar
  • Siber Tatbikatlar
  • En İyi Uygulama Örnekleri
  • Ülke Strateji Belgeleri
  • Uluslararası İşbirlikleri
VERİ GÜVENLİĞİ
  • Gizlilik Temelleri
  • Gizlilik Geliştirme Teknolojileri
  • Gizlilik-Koruma Programlama
  • Gizlilik Politika ve Yasaları
  • Elektronik Sağlık Gizliliği
  • Gizlilik Ekonomisi
  • Gizlilik Teorisi ve Mühendisliği
  • Doğal Felaketler ve Acil Servisler ve Terörizm Koruması
  • Risk Analizi, Modelleme ve Yönetimi
  • Güven Biçimlendirme ve Modelleme
  • Güvenli Programlama
  • Güven Yönetimi
  • Güven Değerlendirmesi
  • Güvenlik Temelleri
E-DEVLET GÜVENLİĞİ
  • E-Devlet Güvenliği
  • E-Arşiv
  • E-İhale
  • E-Denetim
  • E-Sağlık
  • E-Kimlik
  • E-Fatura
  • E-Adalet
  • E-Noter
  • E-Pasaport
  • E-Oylama
  • Kritik Bilgi Altyapısı Koruma
  • Sanal Savaşlar ve Karşı Tedbirler
  • Bilgi Sistemleri ve Suç Analizi
  • Risk Değerlendirmesi ve Güvenlik Belgelendirmesi
AÇIK ANAHTAR ALTYAPISI
  • Elektronik İmza
  • Kayıtlı Elektronik Posta
  • Sertifikalar ve Sertifika Yönetimi
  • Standartlar
  • Protokoller
  • Güven Modelleri
  • Anahtar ve Kimlik Yönetimi
  • Donanımsal ve Yazılımsal Uygulamalar
  • Elektronik İmza Politikaları ve Yasalar
  • Elektronik İmzanın Kamusal İşlemlerde, Bankacılık İşlemlerinde ve Diğer Ticari İşlemlerde Hukuki Geçerliliği
  • Elektronik İmzanın Elektronik İmza Mevzuatına Getirebileceği Değişiklikler
  • Elektronik İmza Uygulamasında Yer Alan Tarafların ESHS'ye Karşı Hukuki Sorumluluk Halleri
  • Elektronik İmza ile İlgili Çekişmeli Olaylar
  • Elektronik İmzalar ile İlgili Yargı Kararları
  • Diğer Ülkelerdeki Elektronik İmza Yasaları
KRİPTOLOJİ
  • Boole Fonksiyonlar
  • Blok Şifreler
  • Akan Şifreler
  • Açık Anahtarlı Kriptografi
  • Kuantum Kriptografisi
  • Eliptik Eğri Kriptografisi
  • Kriptografide Cebirsel Eğriler
  • Homomorfik Şifreleme
  • Protokoller
  • Sıfır Bilgi Yaklaşımı
  • Sır Paylaşımı
  • Kriptoanaliz
  • Özet Fonksiyonlar
  • Kriptografide Kodlama Teorisi Uygulamaları
  • Akıllı Kart Uygulamaları ve Güvenliği
  • RFID Güvenliği
  • Kriptografik Donanım ve Gömülü Sistemler
  • Kriptografik Sistemlerin Kriptoanalizi için Özel Amaçlı Donanım
  • Verimli Yazılım ve Donanım Uygulamaları
  • Yan Kanal Analizi ve Karşı Önlemler
  • Eşleme Tabanlı Kriptografi
  • Anahtar ve Kimlik Yönetimi
BİLGİ GÜVENLİĞİ
  • Steganografi
  • Güvenli çoklu Hesaplama
  • Biyometrik Yaklaşımlar
  • Bilgisayar Güvenliği
  • Mobil İletişim Güvenliği
  • İşletim Sistemi Güvenliği
  • Güvenilir Hesaplama
  • Ağ Güvenliği
  • Kablosuz Güvenlik
  • Özel Amaca Yönelik ve Algılayıcı Ağ Güvenliği
  • Uçtan Uca Ağ Güvenliği
  • Web Güvenliği
  • E-posta Güvenliği
  • Veritabanı güvenliği
  • IPTV Güvenliği
  • E-Ticaret Protokollerinde Güvenlik
  • İçerik Filtreleme ve Takibi
  • Telif Hakkı Koruması
  • Dağıtık Sistem Güvenliği
  • Bilgi Teknolojilerinde Güvenlik Zaafiyetleri ve Açıkları
  • Güvenli Kod Geliştirme
  • Sızma Testleri
  • Saldırı Tespit Sistemleri
  • Zararlı Kodlar
  • Kötücül ve Casus Yazılımlar
SEKTÖREL UYGULAMALAR
  • E-devlet Uygulamaları
  • M-devlet Uygulamaları
  • Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcı Uygulamaları
  • Kaplama ve Yüzey İşleme, Isıl İşlem
  • Bankacılık ve Finansal Uygulamalar
  • GSM Operatörleri
PROJELER
  • Bilgi Güvenliği ve Adli Bilişim konusunu ele alan projeler
SEMPOZYUM DİLİ
  • Sempozyum dili İngilizce ve Türkçe olacaktır
  • İngilizce yada Türkçe sunum yapılabilecektir
  • Tercüme yapılmayacaktır
ÖNEMLİ TARİHLER


Bildirilerin en son gönderilme tarihi15 Nisan 2013
 Hakem İncelemelerinin Yazarlara Bildirilmesi25 Nisan 2013
 Camera ready Metinlerin son Gönderim Tarihi1 Mayıs 2013
 http://www.isdfs.org/tr/Default.aspx
 

11 Ocak 2013 Cuma

Questions Left for Mississippi Over Doctor’s Autopsies (The New York Times)...


JACKSON, Miss. — For a long time, if a body turned up in Mississippi it had a four-in-five chance of ending up in front of Dr. Steven T. Hayne.

New York Times
Dr. Steven T. Hayne performed as many as 1,700 autopsies annually from the late 1980s to the late 2000s.

Between the late 1980s and the late 2000s, Dr. Hayne had the field of forensic pathology in Mississippi almost to himself, performing thousands of autopsies and delivering his findings around the state as an expert witness in civil and criminal cases. For most of that time, Dr. Hayne performed about 1,700 autopsies annually, more than four for every day of the year and nearly seven times the maximum caseload recommended by the National Association of Medical Examiners.
During the past several months, in courthouses around Mississippi, four new petitions have been quietly submitted on behalf of people in prison arguing that they werewrongfully convicted on the basis of Dr. Hayne’s testimony. Around 10 more are expected in the coming weeks, including three by inmates on death row.
The filings, based on new information obtained as part of a lawsuit settled last spring, charge that Dr. Hayne made “numerous misrepresentations” about his qualifications as a forensic pathologist. They say that he proposed theories in his testimony that lie far outside standard forensic science. And they suggest that Mississippi officials ignored these problems, instead supporting Dr. Hayne’s prolific business.
For many around the state, the Hayne era is considered to be over and any problems fixed. In 2008, amid growing controversy, the state severed ties with Dr. Hayne, who to this day insists that he was treated unfairly. Mississippi officials have since shown almost no inclination to review his past cases.
The recent lawsuits suggest that in only a limited number of cases did a verdict most likely hinge on Dr. Hayne’s testimony. But without any systematic review, it remains a question as to what that number may be.
“There are hundreds of cases that have to be reconsidered,” said Dr. James Lauridson, a former state medical examiner in Alabama, who provided an affidavit in one of the recently filed cases. Dr. Lauridson said Dr. Hayne was an extreme example of a familiar problem: a forensic analyst with inadequate training who was given far too much deference in the courts.
“After you do that long enough, your initially shaky opinions become way out of the mainstream,” Dr. Lauridson said. “That is what happened to him.”
Dr. Hayne was sidelined by state officials after his analyses — and those of one of his close collaborators — led to several murder convictions that were later overturned or thrown out. But he insists that his work has been intentionally distorted by critics.
“I don’t think I was treated fairly,” he said last month at his house in a gated community overlooking the Ross Barnett Reservoir. “Is that the way you treat people after 20 years of working like a dog?”
A physician and pathologist, Dr. Hayne, now 71, began performing autopsies in Mississippi in the late 1980s. He served briefly as interim state medical examiner though he was not, as state law required, board certified in forensic pathology. From 1989, when he left the interim post, to 2010, the office of medical examiner was unfilled for all but five years. Dr. Hayne, working as a private contractor, almost single-handedly picked up the slack.
By his own count, he performed as many as 1,700 autopsies some years, in addition to having his own pathology practice. Dr. David Fowler, the chief medical examiner in Maryland and a former chairman of the standards committee for the National Association of Medical Examiners, called the number “beyond defensible.”
Dr. Hayne said that state-appointed medical examiners simply did not have his motivation as a fee-based contractor, nor his work ethic. “How many autopsies could they do?” he said. “They could do one or 500, they get paid the same amount. Is there any incentive to do a heavy load?”
That incentive is at the heart of the challenges filed on behalf of prisoners in recent weeks, most of them by the Mississippi Innocence Project. The cases in those filings are not clear cut, and in all of them there is circumstantial evidence suggesting guilt and innocence. But Dr. Hayne’s testimony was key.
In one case, Dr. Hayne performed an autopsy of a young boy and concluded he had been suffocated. Some weeks after the boy was buried, his 3-year-old brother told the police that he had been killed by his mother’s boyfriend. Officials exhumed the body, and Dr. Hayne had a cast made of the boy’s face. By comparing his initial notes of face wounds with the cast, Dr. Hayne testified, he found it probable that the boy had been suffocated by a large male hand. The boyfriend was convicted.
“I saw a very similar case like that on ‘Law & Order: SVU,’ ” said Dr. Andrew M. Baker, the president of the medical examiners’ association and chief medical examiner for Hennepin County, Minn. “I’ve never heard of it in real life.” Dr. Baker said not only was the technique unheard of but so was the ability to speculate from those sorts of wounds about hand size or gender.
Dr. Hayne suggested he was just being innovative. “Maybe we should have published,” he said upon being reminded of the case.
The Innocence Project has been trying to examine past cases in which Dr. Hayne’s testimony was pivotal, as state officials have shown no inclination to order a formal review. (Radley Balko, currently a reporter for The Huffington Post, has also investigated numerous cases.)
In 2009, Dr. Hayne sued the Innocence Project for defamation, and last spring the group paid him a $100,000 settlement. Innocence Project officials cited insurance reasons, though Dr. Hayne’s lawyer hailed it as a vindication.
But in preparing to combat the suit, lawyers for the Innocence Project said they uncovered new information. They said they found details about Dr. Hayne’s academic record and qualifications that significantly contradicted his own accounts, often given under oath.
They also found a 1992 proposal concerning Dr. Hayne drafted by a senior state official. Dr. Hayne was performing 80 percent of the state’s autopsies, the memo said, and would most likely continue to do so even if a new medical examiner were appointed. The state could save on salaries and office costs by giving Dr. Hayne the title, but letting him continue to charge $500 per autopsy as a private contractor.
Though the plan was shelved, and the office remained unfilled for most of the next 15 years, Dr. Hayne maintained his high-volume business and was eventually allowed to use the title of chief state pathologist.
Tucker Carrington, the director of the Mississippi Innocence Project and a professor at the University of Mississippi Law School, said this arrangement explained why Dr. Hayne was allowed to dominate the field for so long.
“What Hayne did was act as anyone would have predicted, which is not as an objective pathologist but someone who is in the marketplace,” Mr. Carrington said. “The state gave him this opportunity and gave him his blessing.”
That blessing was revoked in 2008, when, despite some opposition, Mississippi’s public safety commissioner removed Dr. Hayne from a list of approved forensic pathologists. The state hired a chief medical examiner in 2010.
But many coroners and district attorneys remain staunch defenders of Dr. Hayne and his work; for years, some point out, he was the only pathologist available.
“I’m sure there’s a lot of people that don’t like Hayne, but from a prosecutor’s standpoint I don’t know anybody who didn’t like him,” said John T. Kitchens, a former district attorney and circuit court judge. “He was always so helpful and useful to law enforcement. And he worked all the time.”
In a conversation that ranged from the fall of the Roman republic to the folly of the Vietnam War, Dr. Hayne remained unbowed. He said that his analyses never strayed outside the acceptable norms of science, that he testified without an agenda and that his findings were either being deliberately misinterpreted or unfairly conflated with the erroneous work of others.
“I think they were thorough, complete and withstood the test of time,” Dr. Hayne said of his reports.
Dr. Lloyd White, who was Mississippi’s state medical examiner from 1989 to 1992, said the problems concerning Dr. Hayne, while extreme, were rooted in the nature of the system in which he worked. Such problems, he said, are not unique to Mississippi, and are able to persist because scientific testimony is too often viewed with uncritical reverence and because the people affected by its misuse usually have little support or sympathy.
“I had a prosecutor one time tell me, ‘These guys may not have done it but they’re bad guys and they have to go to prison,’ ” Dr. White said. “The whole thing kind of rolls downhill from there. And in the interim you can’t help but wonder how many people ended up in prison who didn’t get a fair trial.”

Biber gazı öldürüyor mu? (HaberTürk)...


ZÜLFİKAR ALİ AYDIN / GAZETE HABERTÜRK
zaydin@cyh.com.tr



Adli Tıp Kurumubiber gazı nedeniyle öldüğü iddia edilen kalp ve KOAH hastası Hacı Zengin’le ilgili raporu tamamladı: “Biber gazıtemiz havada 10 dakikada vücuttan çıkar. Kalp, damar, akciğer hastası biber gazına maruz kalırsa gaz hastalığı tetikleyerek hastanın ölümüne neden olur”
İstanbul’da yaşayan Hacı Zengin, 18 Mart 2012’de, BDP’nin düzenlemek istediği Nevruz kutlamalarına katılmak üzere Kazlıçeşme’ye gitti. Polis, kalabalığa biber gazı ve copla müdahale etti.

Biber gazıyla müdahale edilen grup içerisinde yer alan KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) ve kalp damar hastası olan 4 çocuk babası Hacı Zengin (57), Arnavutköy’deki evine gitti. Kısa süre evde dinlendikten sonra “Sıkıldım” diyerek hava almak için bahçeye çıkan Zengin fenalaşarak yere yığıldı. Hastaneye getirildiğinde hayatını kaybettiği belirlenen Hacı Zengin’in maruz kaldığı biber gazı ve darp nedeniyle öldüğü öne sürüldü. Tartışma yaratan ölüm ve şüpheler üzerine savcılık kararıyla Zengin’e Adli Tıp Kurumu’nda otopsi yapıldı. 10 ay sonra tamamlanan Adli Tıp Kurumu raporunda çarpıcı tespitler yer aldı. Raporda Hacı Zengin’in daha önce KOAH ve kalp damar hastalığı tedavisi gördüğü ve düzenli bir şekilde “fısfıs” olarak tabir edilen nefes açıcı “inhaler” kullandığı belirtildi.

‘GAZ 10 DAKİKADA VÜCUTTAN ÇIKAR 
Kimya İhtisas Dairesi uzmanları da Zengin’in kanında ve akciğerlerinde uyuşturucu/uyutucu madde dışında biber gazının etken maddeleri olan “Capcaisin ve dihydrocapsaisin” aradı fakat bulamadı. Ancak uzmanlar raporda; bilimsel tespitlere göre “Biber gazına maruz kalan kişinin temiz hava bulunan ortama alınması ve oksijen tedavisi uygulanması durumunda gazın 10-15 dakika içinde vücuttan elimine olduğunu” bildirdi. Raporda Zengin’in vücudunda biber gazının bulunamamasının normal olduğu şu ifadelerle anlatıldı: “Kişinin olay yerinde gaza maruz kaldığının kabulü halinde de olay yerinde bulunduğu zaman ile ölümü arasında geçen zaman nedeniyle ölüm sonrası otopsisinde alınan örneklerde bu gaz bulunamaz.”

BİBER TETİKLEDİ KALPTEN ÖLDÜ 
Adli Tıp uzmanlarının rapordaki en çarpıcı tespiti ise “Biber gazının kalp, damar ve akciğer hastası olan kişilerde ölümü tetikliyebileceği” yönünde oldu. Uzmanların oybirliğiyle hazırladığı raporun sonuç bölümünde şöyle denildi: “Kişide; KOAH ve kronik kalp damar hastalığı bulunduğu ve kişinin ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğu, yakın mesafeden yoğun olarak capsain ve dihydrocapsaisin gazına maruz kaldığının kabulü halinde, bu maruziyetin de kendisinde mevcut KOAH ve kalp damar hastalığının aktif hale geçmesinde efor ve stres faktörüne ilave olarak etkili olabileceği oybirliğiyle mütalaa olunur.”

VÜCUDUNDA DARP İZİ VAR 
Hacı Zengin’in vücudunda “Darp” sonucu oluşan “ekimoz”da tespit edildi. Zengin’in sol kaş, sol omuz arka kısmı, sırt ve baş bölgesinde “ekimoz” bulunduğu bildirildi. Savculık rapor doğrultusunda soruşturmayı sürdürmeye karar verdi.
BAKAN ŞAHİN ‘BİTKİSEL’ DEMİŞTİ
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, biber gazıyla ölüm olaylarını bir soru önergesiyle gündeme getiren CHP Milletvekili Mehmet Kesimoğlu’na verdiği yanıtta, “Biber gazının ölüme neden olan kalıcı bir etkisi yoktur. Göz yaşartıcı OC gazı tamamen doğal bitkisel olup, insan sağlığı üzerinde kalıcı hiçbir etkisi olmadığına dair İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Ana Bilim Dalı tarafından verilmiş rapor mevcuttur” demişti.
BİR YILDA BENZER ÜÇ ÖLÜM
Son bir yılda Hacı Zengin’in ölümüyle benzer şekilde iki olay daha yaşandı. İlk olay 31 Mayıs 2011’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Artvin Hopa ziyareti sırasında yapılan protestolar sırasında meydana geldi. Kalp hastalığı olan emekli öğretmen Metin Lokumcu biber gazına maruz kaldıktan sonra fenalaşarak hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatını kaybetti. Yalova’da 31 yaşındaki Çayan Birben, 7 Mayıs 2011’de iki grup arasındaki kavga sonrası olay yerine gelen polisin sıktığı biber gazından etkilendi. Hastaneye kaldırılan Birben kurtarılamadı.
BAKANLIK: BİBER GAZINDAN ÖLEN YOKTUR 
İzmir Barosu 14 Temmuz 2011’de İçişleri Bakanlığı’na dilekçe verip biber gazlı müdahalenin yasaklanmasını talep etti. Dilekçeye yanıt veren Bakanlık, “Bugüne kadar biber gazından etkilenerek insanların hayatını kaybettiğine dair resmi rapor yoktur” yanıtı verdi.

Elektronik Sağlık Kayıtları ve Hasta Mahremiyeti Toplantısı...

10 Ocak 2013 Perşembe

Teorik Olarak Mükemmeli Söylemek Kolay (MediMagazin)...




Prof. Dr. Yasemin BALCI
Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi
Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Adli Belge İnceleme Derneği MediMagazin'de...


  • Adli Belge İnceleme Derneği
  • Derneklerimizi tanıttığımız sayfamızın bu haftaki konuğu, Adli Belge İnceleme Derneği Doç. Dr. Faruk Aşıcıoğlu


  • Derneğiniz ne zaman kuruldu, tarihçesini anlatır mısınız?
    Derneğimiz 7 Temmuz 2005 tarihinde kurulmuş olup, ilk genel kurul toplantısını 15 Ekim 2005 tarihinde yapmıştır. Derneğin kuruluş amacı, bu alanda yaşanan bilirkişi karmaşasıdır. Derneğimiz bu alandaki bilirkişi ihtiyacını da dikkate alarak, adli belge incelemesi alanında yetkin bilirkişiler yetiştirmek ve halen bilirkişilik yapmakta olanların bilgi birikimini tazelemek, bilirkişilik sürecindeki etik ihlalleri önlemek amacıyla bu konuda sıkıntı hisseden bir grup adli tıp uzmanı tarafından kurulmuştur. 

    Derneğinizin genel faaliyet alanları nedir?
    Derneğimiz, ülkemizde adli belge incelemesi alanında çalışanların sosyal ve bilimsel dayanışmasını sağlamak, hak ve menfaatlerini korumak, alana katkı sağlayacak çalışma ve araştırmaları olanaklar ölçüsünde desteklemek, konuyla ilgili bilim adamları arasında bilgi ve görgü alışverişini organize etmek, yakın bilim dalları ile bilgi iletişimini sağlamak, adli belge incelemesi alanının uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil edilmesini sağlamak, adli belge incelemesi alanında adli makamlara yardımcı olmak, kamuoyunu aydınlatmak amacıyla kurulmuş olup, bu amaçlara hizmet etmek için kongre, sempozyum vb. bilimsel toplantılar düzenlemekte, seminer ve kurslar yardımı ile eğitimler planlamakta, mesleki dayanışmayı sağlamak için toplantılar düzenlemekte, alan ile ilgili yayınları takip ederek meslek grubu ile paylaşmakta, alanımızı ilgilendiren mevzuat çalışmalarına ve süreçlere dâhil olmaya çalışmaktadır.

    Alanınızda başka dernekler de hizmet veriyor mu?
    Bu alanda kurulan ilk derneğiz. Daha sonra benzer alanda faaliyet gösteren iki dernek daha kurulmuş olmakla birlikte, ağırlıklı olarak adli tıp uzmanı hekimlerden oluşan üye profiline sahip tek derneğiz. Diğer dernekler genellikle hekim dışı üye profiline sahiptirler.
    Derneğinize kimler üye olabiliyor? Şu anki üye sayınız kaçtır?
    Derneğimize üye olmak için en az dört yıllık lisans eğitimi almış olmak ön koşuldur. Bu ön koşul dışında aşağıda sayılan koşullardan en az birine uygun olmak gerekmektedir. Bunlar;
    1. Mesleki yaşamında yurt içindeki Adli Tıp Kurumu fizik ihtisas daireleri adli belge inceleme şubeleri, kriminal polis laboratuvarları belge inceleme şubeleri veya jandarma kriminal laboratuvarları belge inceleme şubeleri gibi resmi adli belge inceleme laboratuvarlarında en az iki tam yıl yetkili imza sahibi olarak çalışmış olmak veya adli belge incelemesi alanında faaliyet gösteren uluslararası kabul görmüş laboratuvarlarda yukarıda zikredilen yetki ve sürelerle çalışmış olmak,
    b-Üniversitelerin ana bilim dallarından birinde öğretim üyesi olarak çalışıp, adli belge incelemesi alanında bilimsel literatüre önemli mahiyet ve derecede katkı yapmış olmak,
    c-Adli tıp uzmanı, adli bilimler uzmanı sıfatı ile mesleğini sürdüren veya alanla ilgili diğer bilim dallarında master veya doktora yapıp üyelik başvuru tarihinden geriye doğru en az beş yıl süreli olmak üzere devamlılık arz edecek şekilde adli belge incelemesi alanında bilirkişilik yapmış olmak,
    d-Derneğin açmış olduğu temel ve ileri eğitim ve sertifikasyon programlarına katılmış olmak olarak sıralanabilir.
    Hâlihazırdaki dernek üye sayımız 35 kişidir.

    Türkiye’de alanınızla ilgili hekimlerin yüzde kaçı Derneğinize üye?
    Adli tıp uzmanı olan hekimlerden adli belge inceleme disiplini ile ilgilenenlerin büyük çoğunluğu Derneğimiz üyesidir. Diğer birçok adli tıp uzmanı da yukarıda belirtilen eğitimlere katılarak üye olma sürecini başlatmışlardır.

    Genel kurul ve üye seçimleri ne kadar sürede bir yapılıyor? Seçimler en son hangi tarihte yapıldı?
    Olağan genel kurulumuz her üç yılda bir, ekim ayı içerisinde yapılmaktadır. En son seçimler 13 Ekim 2012 tarihinde yapılmıştır.

    Derneğiniz tarafından yayımlanan periyodik bir bilimsel yayınınız var mı?
    Adli belge inceleme alanında en basit, ancak en etkin olan ekipmanımız luptur (büyüteç). 2007 yılında Lup ismi ile yılda dört sayı olarak planlanıp birinci cilt, ilk iki sayısı çıkarılan dergimiz, maalesef o günün koşulları nedeni ile yayın hayatına devam edememiştir. Üye sayımızın artması ile birlikte Derneğin baştaki ivmesini kazanacağını ve bu konuda da yeniden faaliyete başlanacağını ümit etmekteyiz.

    Derneğinizin yeterlik kurulu var mı? Varsa yeterlik sınavı yapılıyor mu?
    Derneğin yeterlik kurulu yoktur, ancak Derneğin en önemli üye girişi Derneğin açtığı ve açacağı eğitim programlarına katılım olacağından bu hususun bir şekilde yeterliğin denetlenmesi anlamına geldiğini düşünmekteyiz. Ayrıca, üyeliğe kabul sonrasında dernek üyesinin açılacak tekâmül eğitim programlarına yönetim kurulu tarafından kabul edilebilir mazereti olmaksızın katılmaması üyelikten çıkarma nedenidir. 

    Derneğinizin düzenlediği kongre ve diğer bilimsel etkinlikler hakkında bilgi verir misiniz?
    Derneğimiz şimdiye kadar ilki Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı ve Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalının iş birliği ile Kocaeli’nde; ikincisi İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü iş birliği ile İstanbul’da; üçüncü ve dördüncüsü TÜBİTAK, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi iş birliği ile İstanbul’da olmak üzere toplam dört adet eğitim semineri düzenlemiş ve TÜBİTAK desteği ile bastırılan bir adet “Adli Bilimlerde El Yazısı ve İmza İncelemeleri” isimli kitap yayımlamıştır.

    Derneğin bilimsel çalışma grupları var mı?
    Derneğin Bilimsel Kurulu vardır, herhangi bir spesifik çalışma grubu oluşturulmamıştır.

    Üye olduğunuz uluslararası örgütler var mı? Yapılan ortak çalışmalar nelerdir?
    Henüz yoktur, ancak kısa süre önce çok önemli bir uluslararası organizasyona tüzel üyelik başvurusu yapılmıştır.

    Şimdiye kadar imza incelemesi, sahte belge analizi gibi konuların polisiye konular olduğu düşünülür, bu alanda hekim çalışıyor olabileceği pek akla gelmezdi. Bu durum ülkemize özgü bir şey mi?
    Dünyada ve ülkemizde adli belge inceleme alanında eğitim veren bir lisans programı yoktur. Gelişmiş ülkeler dâhil olmak üzere tüm dünyada, adli belge inceleme alanında hizmet üreten polis teşkilatı veya Adli Tıp Kurumu benzeri kuruluşlar, en az dört yıllık bakalorya eğitimini almış kurum personelleri arasından hizmet içi eğitim ile kendi elemanlarını yetiştirmektedirler. Bu bir nevi çıraklık eğitimidir. Akademik anlamda yeterlilik açısından bazı uluslararası meslek örgütleri diploma adı altında sertifikasyon belgesi vermektedir. Bunlardan biri “Forensic Science Society” adlı kuruluştur.
    Bu alanda hekim çalışması konusuna gelince, madem fen bilimleri, sosyal bilimler, psikoloji vb. alanlarda lisans eğitimini tamamlamış olan bireyler adli belge inceleme alanı için uygun ön eğitim almış olarak kabul ediliyorlar, hekimlerin ve özellikle adli bilimler alanında eğitim almış adli tıp uzmanlarının bu ön koşulu ziyadesi ile karşılıyor olmaları gerekir. Zira beyinde başlayarak sinir ve kas sistemini, lökomotor sistemi içine alan, bireyin içerisinde bulunduğu ruh hali, alkol, ilaç alımı gibi durumlardan fazlası ile etkilenen imza atma ve/veya yazı yazma eyleminin değerlendirilmesi konusunda bu alanlarda derin bilgi birikimi olan hekimin faaliyet göstermesinden doğal bir şey olamaz. Bunun anlamı şudur: Adli tıp uzmanı hekim, disiplin ile ilgili bilgi birikimine haiz olmak koşulu ile en az diğer temel dallarda eğitim alan uzmanlarla eş düzeyde ve vakasına göre daha avantajlı olarak bu hizmeti sunabilir.

    Türkiye’de adli belge incelemesi alanı ile ilgili uzman sayısında bir eksiklik veya fazlalık söz konusu mu?
    Adli belge inceleme alanı, mahkemelerde en fazla bilirkişilik talep edilen disiplinlerden biridir. Bu nedenle uzman ihtiyacı çok fazladır. Metropoller dışında, bu alanda bilirkişilik yapan uzman sayısı çok azdır, hatta ba zı illerde hiç yoktur. Derneğimizin hedeflerinden biri de, ülkemiz genelinde yaygınlaşan adli tıp uzmanı istihdamı ile birlikte adli tıp uzmanının her gittiği yere bu uzmanların adli belge inceleme konusundaki akademik ve pratik eğitim eksiğini kapatarak hizmet götürmektir. 

    Derneğinizin kısa veya uzun vadede gerçekleştirmeyi düşündüğü hedefleri nelerdir?
    Asistanlık eğitimi dışında adli belge inceleme laboratuvarında çalışmamış olan adli tıp uzmanlarının adli belge inceleme disiplini ile ilgili akademik ve pratik eksiklerini kapatarak bu konudaki bilirkişilik hizmetinin mümkün olan vakalarda mahallinde, en kısa sürede verilmesini sağlamak; meslek mensuplarının disiplin ile ilgili süreçlerde yararlanabilecekleri, meslek mensuplarınca verilen raporların hukukçular tarafından değerlendirilmesini kolaylaştıran yeni eğitim materyalleri ve yayınlar çıkarmak; uluslararası iş birliğini geliştirmek.
    Teşekkürler.


    Derneğin Kuruluş Tarihi:
    07.07.2005
    Üye Sayısı: 35

    Yayınlar:
    TÜBİTAK desteği ile bastırılan bir adet “Adli Bilimlerde El Yazısı ve İmza İncelemeleri” isimli kitap.

    Adres: Bulgurlu Cad. İkinci Gaziler Sok. No: 1 Üsküdar-İstanbul

    Web Adresi: www.abider.org

    Derneğin Yönetim Kurulu                                       
    Başkan:
    Doç. Dr. Faruk Aşıcıoğlu

    Başkan Yardımcısı:
    Prof. Dr. Gürsel Çetin

    Genel Sekreter:
    Uzm. Dr. Tansev Boran

    Sayman:
    Kirman Yolcu

    Yönetim Kurulu Üyeleri:
    Uzm. Dr. Veli Özdemir

    Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri:
    Uzm. Dr. Sadullah Güzel
    Yrd. Doç. Dr. İsmail Çakır
    Doç. Dr. Rıza Yılmaz
    Funda Özsoy
    Uzm. Dr. Hasan Karasu

    Denetleme Kurulu Asil Üyeleri:
    Uzm. Dr. Cüneyt Atasoy
    Elife Kara
    Gülten Akbay

    Denetleme Kurulu Yedek Üyeleri:  Uzm. Dr. Mustafa Uzun
    Hüseyin Şahin
    Nurcan Hamzaoğlu

    Bilimsel Kurul Asil Üyeleri:
    Prof. Dr. Gürsel Çetin
     Doç. Dr. Rıza Yılmaz
     Yrd. Doç. Dr. İsmail Çakır

    Bilimsel Kurul Yedek Üyeleri:
    Yrd. Doç. Dr. Celal Bütün
    Uzm. Dr. Uğur Günaydın
    Güray Akın

    Onur Kurulu Üyeleri:
    Prof. Dr. Ufuk Katkıcı
    Yrd. Doç. Dr. Ömer Kurtaş
    Hüseyin Şahin

    Onur Kurulu Yedek Üyeleri:
    Prof. Dr. Selim Özkök
    Doç. Dr. Gürol Cantürk
    Doç. Dr. İsmail Birincioğlu