8 Mayıs 2014 Perşembe

HİPOKRAT'I SELAMLIYORUZ...


Aralarında 2 genç meslektaşımizın da bulunduğu 255 kisinin yargılandığı Gezi Davası 6 Mayıs 2014 tarihinde Çağlayan Adliyesi İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.  Bilindiği gibi Gezi olayları sırasında polis şiddetinden kaçarak Dolmabahçe Bezmi Alem Valide Sultan Camisi'ne sığınan yaralılara yardım eden 2 meslektaşımız "suç isleyen kişilere imkan sağlayarak 'suçluları kayırdıkları' ve ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla 'camiyi kirlettikleri' iddialarıyla suçlanmaktaydı.

Gerçekte cezalandırılmak istenenin hekimlik değerleri olduğuna dikkat çeken TTB ve İstanbul Tabip Odası yöneticileri 7 Mayıs 2014 Çarşamba günü sabah saatlerinden itibaren duruşmaya katılarak meslektaşlarına destek verdiler.

Ayrıca ayni gün 12.30'da İstanbul Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Adli Tip Uzmanları Derneği tarafından Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleştirilen bir basın açıklamasıyla açılan dava ve hekimler üzerindeki baskılar protesto edildi.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç basın açıklaması öncesinde yaptığı konuşmada; "Bugün burada insanlık onuru, insanlık değerleri, hekimliğin ruhu ve hekimlik yargılanıyor. Bizler yasalar ne derse desin hekimlik değerlerine sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Yargılanan 255 kisi arasında olan 2 genç meslektaşımız basta olmak üzere hekimlik mesleğinin gereğini yapmaktan çekinmeyen, geri durmayan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim" dedi.

Ardından söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, yaptığı konuşmada; "2 hekim arkadaşımız nezdinde bugün burada yargılanan; Türkiye'nin onuru, Türkiye'nin insan haklarına saygısıdır. Burada yargılayan hükümettir, devlettir. Hekimlerimizin yaptıklarıyla ilgili olarak en ufak bir endişemiz yok; doğruyu yapmışlardır, bundan sonra da hekimliğin gereği neyse onu yapmaya devam edeceklerdir. Maalesef Gezi olayları sürecinde hekimlik yapmanın suç sayıldığı, hekimlik yapanların korkutulduğu, sindirilmeye çalışıldığı bir dönem yaşadık. Bu süreç içinde birçok meslektaşımız hastalara baktığı, yaralılara yardim ettiği için suçlandı, soruşturmalara uğradı. Hükümet bununla da yetinmeyip alelacele yasalar da çıkarttı ve bu tür durumlarda verilen sağlık hizmetlerine karşı hekimlere 1 ila 3 yıl hapis ve 2 milyon liraya kadar para cezası öngören bir yasa maddesi, bir utanç maddesi maalesef ki yasalaştı. Verilen cezalar kara para aklayanlara verilen cezayla, uyuşturucu kaçakçılarına verilen cezayla eşdeğerdedir. Acil durumdaki hastalara bakmanın, yaralılara yardim etmenin cezası maalesef bu yüz kızartıcı suçlarla ayni kefeye konmaktadır. Ancak unutmayalım ki bu yasa aynı şekilde depremler sırasında da koşup yaralılara yardim eden hekimler için de geçerlidir. Bu ülkede depremler yaşayacağız. Daha önce olduğu gibi hekimler yine yardıma koşacaklar, yasalara rağmen yardıma koşacaklar. Hekimleri bağlayan hususlar yasalar değil, evrensel  tıp kuralları, evrensel etik değerleridir. Bu nedenle bu yargılamalar hekimleri yolundan çeviremez, kimseyi korkutamaz" dedi.

Yapılan konuşmaların ardından ortak basın metnini Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hakan Hekimoğlu okudu.


Basin metni için tiklayiniz.
“Hekimlik yargılanamaz… Hekimliği yargılayanları tarih yargılayacaktır.” 
Gezi’de direnenler, tedavi eden tüm Hekimler ve bu genç 
meslektaşlarımızda bu ülkenin onurudur! 
Değerli Basın Emekçileri, 
Bugün İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı’nda “Hekimlik” yargılanmaktadır. Hekimliğin 
yargılanması, insanlığın yargılanması demektir. Dr. Erenç Yasemin Dokudan ve Dr. Sercan 
Yüksel’in şahsında yapılmakta olan bu yargılanma; Hipokrat’tan bu yana yani 2500 yıllık 
yazılı ve pratik geleneği olan, iyi ve onurlu hekimliğin yargılanmasıdır. 
Biz Hekimler; 
“Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye 
kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak 
surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhinde kullanmayacağıma, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlük ve onurla yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” diyerek bu göreve başlarız. 
Yaş, hastalık ya da sakatlık, inanç, etnik köken, cinsel yönelim, sosyal duruş ya da başka 
herhangi bir etkenin, görevim ve hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim. Dünya 
Tabipleri Birliği Cenevre Bildirgesi’nde hekimler bu şekilde söz verirler. 
Dünya Tabipleri Birliği İnsan Hakları Bildirgesi hekimlere, yeterli sağlık bakımını ayrım 
gözetmeden tüm insanlara sağlanması için bütün gayretleri göstermelidir, görevini verir. 
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’ne göre, ayrımsız bir biçimde insan yaşamını, sağlığını gözetme, ilk yardımda bulunma, hekimlerin birinci ödevidir. 
İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nde hekimlik mesleğinin amaçları ve çerçevesi, 
gereksinimi olan her insana sağlık hizmeti vermenin her türlü toplumsal yarar düşüncesinin üstünde olduğu ifade edilerek belirlenmiştir. 
Dünya Tabipleri Birliği Uluslararası Tıbbi Etik Kuralları, hekimleri ahlaki açıdan bir insanlık görevi olarak acil tıbbi bakım vermekle yükümlü kılmıştır. 
Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi’ne göre, etnik kökenleri, politik inançları, milliyetleri, dinleri 
ya da kişisel özellikleri ne olursa olsun, herkes sağlık bakımı alma hakkına sahiptir. Yine aynı bildirgede, yürütme organının, hükümetin veya herhangi bir idari merci veya kurumun bu hakları hastalara tanımayı reddetmesi durumunda hekimler, bu hakları garantiye almak ya da bu hakların verilmesini sağlamak için gerekli yollara başvurmakla görevlendirilmiştir. 
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 3. Maddesi’ ne göre, “Tabip, vazife ve ihtisası ne olursa olsun gerekli bakımın sağlanamadığı acil vakalarda mücbir sebep olmadıkça, ilk yardımda bulunur.” 
Meslek kuralları gereği, acil sağlık hizmeti sunmakla yükümlü olan hekimlerin toplumsal 
olaylarda yaralanan kişilere tıbbi yardımda bulunmaktan kaçınması kabul edilemez. 
Etik olarak, sağlık hizmeti verme görev ve yetkisi verilmiş olan kişinin, her zaman sağlık 
hizmetini alan hastanın iyiliğini gözeterek ve yararını düşünerek hareket etmesi zorunludur. 

Hiç yorum yok: