25 Haziran 2012 Pazartesi

Melankoliden Çıkışın Reçetesi Sosyal Yönden Tam İyilik Hali...


Prof.Dr. Ahmet Nezih KÖK
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi
Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı

Bir zamanlar Sevgili Nükhet Duru’nun söylediği, sözleri Sezen Aksu’ya ait “Melankoli” adlı sevilen bir şarkı vardı. “Beni en güzel günümde sebepsiz bir keder alır”, bu şarkının ilk sözleridir.  Şarkıdaki gibi beni de sık sık sebepsiz hüzünler alır, melankoliye, hatta bazen depresyona girerim. Bu olumsuz duygudurum hali, sıklıkla, sabahleyin uyandığımda olur. Yataktan kalkmayı canım istemez, hayat anlamsızdır. En güzel şey, yatıp uyumaktır. Evde yalnız değilsem bu durum beş dakikada geçer. Yalnızsam, bu durumumdan kurtulmam daha uzun sürer. Bu durum, bazen radyoyu, televizyonu açınca ya da sokağa çıkıp insan içine karışınca geçer.

 Ampirik ve bilimsel bilgilere dayanarak, hemen her insanın da benim yaşadığım süreci bazı kereler yaşadığını biliyorum (En azından şarkılara konu olduğunu). Bunun ruhsal yönden belirli sınırlar içinde patolojik olmadığını da biliyorum. Ancak son zamanlarda melankoli halimin daha sık ve uzun seyretmekte olduğunu biliyor, bu nedenle endişelenmiyor da değilim.

Yaşım ilerliyor, bunun bilincindeyim. “Acaba, melankoli halim buna mı bağlı?” diye sorguluyorum. Hiç kuşkusuz ki bunun da sürece etkisi var. Ancak; tek sebep bu değil. Zira; elli yıllık ömrümde Allah'a şükürler olsun ki, elde ettiklerim beni fazlası ile memnun etti. Amaçladığım çoğu hedefe vardım. Bireysel manada melankoli durumumu açıklayacak yeterli bir neden bulamıyorum. Aslında tehlikenin büyüklüğü de burada.

Uzun bir düşünce süreci sonucunda, melankoli halimin nedenini sağlığın tanımında buldum. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı ne de güzel tanımlamış “Bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali”. İşte, sağlık için gerekli olan, ama yeterli olmayan bedenen ve ruhen bireysel iyilik hali bende mevcut olmakla birlikte bende olmayan ya da bana yeterli gelmeyen sosyal yönden iyilik halinin melankoli nedenim olduğuna karar verdim.

Ayrılıkçı terör ateşi ülkeyi sarmış, sekiz evladımız daha yirmili yaşlarda ülkem için şehit düşmüş,  yağ oranım %18 olsa, obez olmasam ne çıkar! Trafik teröründe Üniversitemdeki arkadaşlarımın civan gibi beş evladı vefat etmiş, haykırışlara yürek dayanmaz, benim kan basıncım 120/80 mmHg olsa ne çıkar! Gurbetten büyük umutlarla nafakasını çıkarmak için Başkent’e gelmiş,  Türkiye Büyük Millet Meclisi bahçesinde alınacak ilk tedbirlerle önlenebilecek göçükte genç işçi ölmüş, benim kan şekerim 75 mg/dL olsa ne çıkar! Apartmandan çıkarken karşılaştığın insanlar selam vermiyorsa, trafiğe çıktığında insanlar bir araba önde olmayı kendilerine hedef seçmişse, benim kolesterolüm düşük olsa ne olacak! Alışverişte satıcı, malını bir kuruş fazla satmak için müşterisini kandırıyorsa, televizyon reklamlarında reklam edilen üründen çok, reklamda oynayan ön plana çıkarılıyorsa dumansız hava saham olsa ne çıkar!..

Hastasını tedavi eden doktor dövülüyorsa, hemşire taciz ediliyorsa, kız çocuklarımızı yeterince okula gönderemiyorsak, kadınlarımız sokak ortasında evlatlarının gözü önünde bıçaklanıyorsa, analarımız-babalarımız bakım yurtlarında bayramı yalnız geçiriyorlarsa sezaryen oranınız %3 olsa ne çıkar!..

Sosyal bir varlık olan insan, içinde yaşadığı toplum kadar mutlu ve başarılı olur, geleceğe güvenle bakar. İdare edenler-idare edilenler, küskünler-barışıklar gelin,  sağlığı, ölçülerde aramayın, sosyal yönden iyilik halini yakalamaya çalışalım, bu olmazsa, yarın mutlaka bedenen ve ruhen rahatsızlıklarımız ortaya çıkacaktır. 
“İnsan onuru her şeyin üstündedir.” düşüncesine sadık kalarak şunu unutmayalım; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”

Hiç yorum yok: