10 Mart 2014 Pazartesi

SAĞLIK HUKUKUNDA MALPRAKTİS DOSYALARINA ADLİ TIP KURUMU YAKLAŞIMI...




  





















İstanbul Barosu Sağlık Hukuku Merkezi, Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Adli Tıp Kurumunca ortaklaşa düzenlenen “Sağlık Hukukunda Malpraktis Dosyalarına Adli Tıp Kurumu Yaklaşımı” konulu panel, 4 Mart 2014 Salı günü sat 13.00’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi Konferans Salonunda yapıldı.

Panelin açılışında konuşan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Süreyya Turan, Adli Tıp Kurumunun, yargı organlarına bilirkişilik hizmeti veren çok önemli bir kurum olduğunu söyledi. Adli tıbbın ciddi ve donanımlı bir uzmanlık gerektiren bir alan olduğunu belirten Turan, insan haklarından, miras hukukuna, ceza sorumluluğundan otopsi işlemlerine kadar ciddi sorunları hukuk ve tıbbın birer disiplin olarak birlikte çözmesinin beklendiğini anlattı.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr. Hakan Hakeri, üniversitenin tıp eğitimi alanında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Hâkim Sabri Bayındır, bütün mesleklerin kutsal olduğunu, ancak hâkimlik mesleği ile doktorluk mesleği karşılaştırıldığında doktorluk mesleğinin daha kutsal olduğunu bildirdi. Bayındır, ‘hâkimin kararı Yargıtay’dan dönebilir, ama doktorun teşhis ve tedavisi özeldir’ dedi.

Açılış konuşmalarından sonra İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Süreyya Turan’ın yönettiği panele geçildi. Panelde, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr. Hakan HakeriMalpraktis dosyalarında tıbbi bilirkişilik ve Adli Tıp Kurumu’ konulu bir sunum yaptı. Hakeri sunumunda, Adli Tıp kurumunun yapısı, işleyişi ve çalışmaları hakkında bilgi verdi. Hakeri, Adli Tıp Kurumunun raporlarında, uzmanlık, endikasyon, aydınlatma, komplikasyon, komplikasyon yönetimi ve organizasyon kusuru arandığını bildirdi.

İstanbul Barosu Sağlık Hukuku Merkezi Başkanı Av. Ümit Erdem ‘Adli Tıp Kurumundan görüş sorulan malpraktis dosyalarında avukatın yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri’ konulu bir bildiri sundu. Erdem sunumunda, Adli Tıp Raporları hakkındaki yakınmaların başında, raporların geç gelmesi, raporların pekiyi anlaşılamaması ve otopside delillerin kaybedilmesi konularının geldiğini söyledi. Özel raporların uzman görüşü tartışılmadan verildiği, iş yoğunluğu nedeniyle takipsizlik kararı verildiğine rastlandığını belirten Ümit Erdem, bütün bu hatalardan arınmak için Adli Tıp Kurumunun 2010 Devlet Denetleme Kurumunun raporunda yer alan tespitler dikkate alınarak yeniden yapılandırılması, Adli Tıp kurumunun bağlı bir kuruluş olarak değil ilgili bir kuruluş olması ve Üniversitelerin Adli Tıp birimlerinden yararlanma oranının da arttırılması gerektiğinin altını çizdi.

Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi Başkanı Doç. Dr. İbrahim Üzüm, sorumlusu olduğu dairenin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Üzüm, 1. İhtisas Dairesinin görevleri, yapısı, işleyişi, son beş yılda yapılan işler ve bunlara ilişkin istatistikleri anlattı. Üzüm ayrıca, savcılık ve mahkemeler tarafından sorulan sorulara kurum görüşü olarak yanıt verildiğini belirtti.

Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi Başkanı Doç. Dr. Ümit Naci Gündoğmuş da tıbbi uygulama hatalarında bilirkişilik süreci ve sınırları konusunu ele aldı. Gündoğmuş konuşmasında, kusur algısı, kusur oranlarının belirlenmesinde bilirkişilerin işlevi, anestezi uzmanlarının yasal sorumlulukları ve süreç travması konularına açıklık getirdi.

Panel sonunda, konuşmacılar katılımcıların yazılı olarak sundukları sorular yanıtlandı.

















































Hiç yorum yok: