18 Aralık 2012 Salı

Adli Tıp Başkanı'nın derdini bilen var mı? (SABAH GAZETESİ)


Adli Tıp Başkanı'nın derdini bilen var mı?

SEVİLAY YÜKSELİR sabah.com.trSEVİLAY YÜKSELİR SABAH GAZETESİ
Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce... Türkiye kamuoyuna, "kaş yapayım derken, gözün nasıl çıkarılabileceğini" kanıtlayan adam. Tebrik ediyorum kendisini. Helal olsun gerçekten. Bir bilim kurulunun raporu ancak bu kadar kafa karıştırıcı, bu kadar şüpheli bir hale getirilebilirdi bir bilim adamı tarafından. Hale bakın Allahaşkınıza. "Zehir bulunmuş ama zehirlenme tespit edilememiş!" türünden bir saçmalık. Ve bu saçmalığın başlamasına hizmet eden kişi Adli Tıp Kurumu'nun başındaki 1 numaralı yetkili. Yaşlı anacığım bile inanmış bütün bu söylentilere. O bile diyor ki geçen gün; "Görüyor musun adamcağızı zehirlemişler. Zehirlerin hepsi bulunmuş ama örtbas etmek için zehirlenmedi diyorlar!" Oturdum anlattım o gün zehir dedikleri DDT'yi filan. Allah'tan merhumla akran 'şıp' diye anladı ne demek istediğimi. Siz de anlayın artık sayın okurlarım. Yok böyle bir şey inanın! Ne raporda yazıyor böyle bir ibare, ne de o rapora imza koyanlarda var böyle bir kanaat! Merhumun vücudunda bulunan maddelere halk arasında zehir deniliyor. Yani biz diyoruz ama bilim insanları onlara "toksik madde" diyor. Hayatını 19 yıl önce kaybetmiş bir insanda değil sadece, her insanda vardır bu maddelerden. 380 sayfalık raporda da bir tablo ile "hangi toksik madde, hangi yaşta ve hangi oranda olur" şeklinde tek tek anlatılmış. Tabloya baktığınızda zaten görüyorsunuz merhumun vücudundan çıkan maddelerin oranında herhangi bir anormallik olmadığını. Yapılan çalışmalarda elde edilen en aykırı madde DDT yani böcek öldürmede de kullanılan tarım ilacı. Anlatmıştım size daha önceki bir yazımda bu ilaçla ilgili detayları. Adım gibi eminim bugün merhumun akranlarına birer test yapılsa, hemen hemen hepsinde DDT denilen bu maddeye rastlanır. Çünkü o jenerasyonun zamanında hem DDT tarımda yoğun olarak kullanılıyordu, hem de o günkü gelenek meyveyi, sebzeyi yıkamadan dalından kopartarak yemekti... 

Peki işini biraz bilen bir kimyagerin bile ezber ettiği DDT'nin bu özelliğini koskoca Adli Tıp Kurumu'nun başındaki Haluk İnce'nin bilmemesi mümkün mü? 
Elbette değil. Peki değilse neden 10 üyeli 1. İhtisas Kurulu'nun oy birliği ile imzaladığı raporu savcılığa verdikten sonra sorulan sorulara kamuoyunun şüphe duymasını gerektirecek havada cevaplar veriyor?
Hatırlatıyor gazeteci arkadaşlar kendisine Bugün ve Zaman gazetelerinin merhumun zehirlendiğine dair yaptığı haberleri. Aynen şöyle diyor Haluk İnce; "O haberlerin hepsini yayın masaya. Sonra raporu alın. Çok şaşıracaksınız. Çok basit, vardı yoktu denecek bir rapor, sonuç değil!" 
Çatladım o gün ben bunu duyduğumda. Keşke ben karşısında olsaydım o an dedim kendi kendime. Dümdüz sorardım; "Sonuç değilse nedir bu rapordakiler o zaman Başkan?" Ne demek, "Alın o haberleri yayın bir masaya. Bir de raporda yazılanlara bakın. Çok şaşıracaksınız!" Bu rapor hikaye bir rapor. Olsa da olurdu olmasa da olurdu mu demek istiyorsunuz yoksa TÜBİTAK'ın da onayından geçen ve bizim kurumun 1. İhtisas Kurulu'nda görev yapan bilim adamları arkadaşlarımın oy birliği ile imzaladığı bu rapor düzmece bir rapor mu! Hangisi efendim ima etmeye çalıştığınız? Lütfen açık olun. Şeffaf ve biraz daha aydınlatıcı olun. Nedir sizin asıl derdiniz Sayın Başkan? Üzümü yiyemediğiniz için bağcıyı eşek sudan gelinceye kadar dövmek mi?

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/2012/12/16/adli-tip-baskaninin-derdini-bilen-var-mi

Hiç yorum yok: