6 Aralık 2012 Perşembe

Hayatın İçerisinde “Adli Tıp”ın Etkinliği Artarken Bilinmesi Gerekenler(Medimagazin)...

Prof.Dr. Ahmet Nezih KÖK
Atatürk Ünv. Tıp Fakültesi
Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı

Tıp fakültesinde iken çalışkan bir öğrenciydim. Çocuk cerrahı olmayı düşünürken, ister kader ister şartlar diyelim, 1988 yılında adli tıp ihtisasına başladım. Bunu duyan arkadaşlarım şaşırdılar, hatta canım ağabeyim bana biraz kızdı. O dönemde bana söylenenler arasında bilmeyenler “Ölü doktoru musun yani?” derken, bilmesi gerekenler de, “Tamam adli tıpçısın da, ihtisasın ne diye?” şeklinde sorular sordular. Bazıları adli tıbbı, mecburi hizmetten imtina etmek için seçilen bir alan olarak bazıları da diğer dallar kazanılamadığından gidilecek bir “bari” dal gördü. Hiç kimsenin aklına adli tıbbı, geleceğin gözdesi olacak, adalete hizmet eden müstesna bir dal olarak nitelemek gelmedi. Aradan geçen yirmi beş yıl, beni ve benim gibi düşünenleri haklı çıkardı.



Gelişen ülkemizde bugün adli tıp, hak ettiği konuma fikren kavuştu. Tabii ki her şey mükemmel değil, ama yirmi beş yıl öncesine göre çok önemli mesafeler alındı.

Kadının ve çocuğun istismarı olgularında verilen raporlarla sadece istismarın önlenmesine katkıda bulunulmadı, aynı zamanda yasal düzenlemelere katkı sağlandı. Açlık grevlerinin tıbbi, etik ve hukuki boyutları ile adli tıp uzmanlarının görüşleri, her kesim tarafından aranılır oldu. Sekizinci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın mezarının açılarak ölüm sebebinin belirlenmesinde en önemli aktörler, hiç kuşkusuz ki adli tıp uzmanları oldular. Akdeniz’e düşen/düşürülen savaş uçağımız ve şehit pilotlarımız için son sözü yine adli tıp söyledi. Bu örnekler çoğaltılabilir de.

Toplumun gerçekleşen olayların gerçek yüzünü anlayabilme merakı, adaletin en yüksek değer olduğu bilinci, adalete ulaşmak isteyen hukukun üstünde hiçbir kişi ya da kurumun bulunmadığı inancı adli tıbbın etkinliğini daha da artıracaktır.

İşte bu aşamada dikkat edilmesi gereken noktaları da ortaya koymak gerekir. Her şeyden önce, adli tıp hizmetlerini magazin haberlerine çeşni yapmamak gerekir. Soruşturmanın gizli yapılacağı ilkesine özellikle ve öncelikle yetkili makamlar ve kişilerce uyulması gerekmektedir.  Çünkü;  bu ilkeye aykırı davranmak bir suç olduğu gibi, Ceza Hukuku’nun en önemli ilkelerinden biri olan masumiyet karinesini de örselemektedir. İlgili-ilgisiz kişilerin akıllarına estiği zaman adli tıpla ilgili konularda konuşması adli hekimlik hizmetlerinin tartışılır hale gelmesine neden olur, bundan da en çok zararı yüce yargı görür. 

Diğer yandan, adli tıp hizmetlerinin bir kurum üzerinde bırakılması bir yandan “Kurum”u tartışılır hale getirirken, diğer yandan da özellikle üniversitelerde istihdam edilen adli tıp akademik personelinin bilgi ve deneyimlerinin kullanılamaması sonucunu doğurmaktadır. Bunun önüne mutlaka geçilmelidir.
  
Hak arama bilincinin gelişmesine paralel olarak yükü gittikçe artan adli tıp hizmetlerinin kaliteli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için alınacak tedbirler, sadece bir suçlunun cezalandırılması ya da bir masumun hakkına kavuşması olarak algılanmamalıdır. Kaliteli adli tıp hizmetleri, adaletin tecellisine katkıda bulunarak toplumsal barışın sürdürülmesine ve hukukun üstünlüğü bilincinin zihinlere yerleşmesine de katkı sağlayacaktır.

Onun için iyi ki adli tıpçı olmuşum.

Hiç yorum yok: