BASIN AÇIKLAMASI
09.05.2013
YARGI TIP ETİĞİNE MÜDAHALE ETMEYE DEVAM EDİYOR
EDİRNE’DE ÇOCUK HAKLARI ÇİĞNENİYOR
Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Adli Tıp Uzmanları Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Gürcan Altun “cinsel
saldırı şüphesi” ile yargı
tarafından muayene edilmesi istenilen çocukları “zorla” muayene etmediği için yargılanıyor.
Atılı
suçlamaya konu olay: “Mahkeme kararı ile
iç beden muayenesi yapılmak üzere tıp fakültesi hastanesine üç çocuğun gönderilmesi,
meslektaşımız Prof.Dr.Gürcan Altun’un muayene öncesi bilgilendirilmeleri ve
muayeneye muvafakat vermemeleri üzerine muayeneye zorlanmalarının ruh
sağlıklarını olumsuz etkileyeceğini görerek durumu tutanak
altına alıp yazılı olarak adli makamlara bildirmesinden” ibarettir.
İddianamede Prof.Dr.Gürcan Altun’un; “Somut olayda cinsel istismar suçunun
delillerinin araştırıldığını, bu suçun önemli, şaşmaz ve değişmez delilinin
mutlak surette mağdurlar üzerinde yapılacak beden muayenesi olduğu, her ne kadar bu muayenenin mağdurların
haklarını ihlal edebilecek nitelikte olsa da mahkemenin beden muayenesi
yapılmasına ilişkin kararı olduktan sonra hiçbir şekilde tıp etiği, hasta
hakkı, insan hakkı v.s. gibi kavramların gündeme getirilerek görevi yapmamaya
mazeret oluşturmayacağı, mağdurların muayenesinin yapılması yönündeki
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazılı talimatının yerine getirilmemesi suretiyle
görevi ihmal suçunu” işlediği ileri sürülmüştür.
Edirne’de,
benzer bir dava 2010 yılında; yine adli tıp uzmanlarına karşı açılmış;
yargılama meslek etiğine uygun
davranan meslektaşlarımızın
beraati ile sonuçlanmıştı.
Ne yazık ki
bir kez daha; aynı gerekçelerle açılan bu dava ile anlıyoruz ki;
istismar mağduru çocukların
hakları ve sağlığı bizzat yargının uygulamalarıyla yok
sayılmaya devam ediyor. Bu davanın Edirne’de yargının insan hakları ve çocuk
hakları ile imtihanı olduğunu
düşünüyoruz.
Hekimlik
felsefesi ve tıp ahlakının temelleri Hipokrat’dan bugüne hastanın sağlığını en
yüce değer olarak kabul eden, hekim-hasta ilişkisinde güvene ve mahremiyete
saygı üzerine inşa edilen “kutsal bir meslek” olarak hastasının yararına
davranmak, asla zarar vermemek” olarak tanımlanmaktadır.
1.Hekimlik mesleği, insan
hakları, çocuk hakları ve ceza muhakemesine ilişkin normlar mağdur çocukların
zorla muayenesine olanak tanımamaktadır.
2.Tıbbi muayene ancak hasta onay verdiği zaman yapılabilir. Hekimler,
Biyotıp Sözleşmesinde belirtilen özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde
muvafakat etmesinden sonra müdahale etme yükümlülüğüne uymak zorundadır. Tıp etiğinde ve tıp öğretisinde “Hastanın
zorla muayene edilmesi” diye bir kavram yer almamaktadır. Bir çocuğun zorla
genital/iç beden muayeneye zorlanması ona yapılan cinsel saldırıdan bir farkı
olmadığı gibi “kişide ruhsal travma yarattığı”
da tıbben iyi bilinen bir konudur.
3.Yasa uygulayıcıları uluslararası sözleşmelere, insan
haklarına aykırı davranamaz. Söz konusu dava, Anayasanın 17.
Maddesinde düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması geliştirilmesi
hakkına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. Maddesindeki işkence, insanlık
dışı ve onur kırıcı muamele yasağına, 8. Maddesindeki özel hayatın korunması
hakkına ilişkin düzenlemeler ve çocuk hakları sözleşmesindeki çocuğun yüksek
yararı ilkelerine aykırıdır.
4.Cinsel saldırı mağduru çocukların muayeneye zorlanması
hekimlerin, anayasaya, insan haklarına, çocuk haklarına, biyotıp sözleşmesine
ve hasta haklarına aykırı davranmasını istemektir. Kolluk gücü marifetiyle,
rızası olmayan çocukları zorla soyarak muayene masasına yatırılmasının
tasavvuru bile korkunçtur. “Hiçbir toplumsal değer 13 yaşındaki önadolesen
dönemindeki küçük bir kız çocuğunun, rızası dışında maruz kaldığı, cinsel
organlarının zorla muayenesi sırasında duyduğu utanç ve aşağılanmayı haklı da
gösterememektedir. Böyle bir zor kullanım çabası içinde olunması, buna
yeltenen sağlık ve kolluk görevlilerinin “İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamele”
gibi çok daha ciddi suçlamalarla karşılaşmasına neden olabilecektir.
5.Daha sonra yapılabilecek olan muayene ile çocuğun onuru,
benlik saygısı ve hakları korunabileceği gibi, örselenmesinin ve muayeneyi de
cinsel bir saldırı olarak değerlendirmesinin önüne geçilebilecektir.
SONUÇ OLARAK;
Çocuklar;
devletin, yasaların ve uluslararası sözleşmelerin güvencesi altındadır.
Bir kez daha
ve umarız son olarak; yargı mensuplarını, ulusal yasa, yönetmelik ve
genelgelere, yanı sıra devlet olarak imzaladığımız
uluslararası sözleşmelere uygun
davranmaya, yargılama sırasında çocukların kırılganlığını unutmadan hoyrat uygulamalara
son vermeye davet ediyoruz.
Adalet Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu'nun çocukların üstün yararı ilkesine aykırı uygulamalar yapan sorumlular
hakkında değerlendirme
yapmasını bekliyoruz.
ADLİ TIP UZMANLARI DERNEĞİ
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
EDİRNE TABİP ODASI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder