29 Şubat 2012 Çarşamba

Daha Kaç Çocuğu Telef Edeceğiz?

Pozantı cezaevinde yaşadıklarını paylaşan çocuklar, maruz kaldıkları duygusal, fiziksel ve cinsel şiddetle bizleri bir daha yüzleştirdi. Paylaşımlar, çocukların tehdit mahiyetinde veya fiili olarak fiziksel güç ve erk sonucu şiddet gördüklerini yine görünür hale getirdi.


Çocukların yaşadıkları, Türkiye’de çocukları hem doğrudan hem de birbirlerine düşürerek telef etmeye devam ettiğimizi gösteriyor. Şiddet yaşantılarını paylaşan çocukların, eylem ve protestolara katılmak nedeniyle kurumda bulunmaları, kendilerine yönelen şiddetin daha da sertleştiğini gösteriyor.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin üyesi olduğu Ankara Çocuk Hakları Platformu ve İnsan Hakları Ortak Platformu ile birlikte çocuk adalet sisteminin güçlendirilmesi ve mevcut durumun tespiti için 2011 Mayıs ayında Mersin’de çocuklarla yapılan görüşmelerde elde edilen veriler adalet sistemi içerisinde çocukların kötü muamele gördüklerini göstermişti. Tespitin hemen ardından durum Adalet Bakanlığı’na bildirilmiş ve Pozantı Cezaevinin kapatılacağı öğrenilmişti. Ancak o tarihte olduğu gibi yeni tahliye olan çocukların da ifadeleri gösteriyor ki;

-Çocuklar kapalı infaz kurumlarında duygusal, fiziksel ve cinsel şiddet görüyorlar.

-Kapalı kurumlar çocukları cinsel şiddetin yanı sıra fiziksel ve duygusal şiddetten koruyamıyor.

-Kapalı kurumlarda çocukların bulunma nedenlerine göre maruz kaldıkları şiddet, daha da sertleşebiliyor. Adam yaralama nedeniyle cezaevinde bulunan çocuklar itibar görürken, cinsel veya siyasi bir nedenle kanuna muhalefet nedeniyle kurumda bulunan çocuk, şiddete daha açık hale geliyor.

-Çocukların birbirlerine şiddet uygulamasına seyirci kalınıyor, önüne geçilmiyor.

-Çocuklar,  başka bir şekilde “yeniden” cezalandırılıyor. Hüküm, başka bir biçimde “yeniden” üretiliyor.

-Kapalı kurumların “kurum alt kültürü” hiyerarşik ve anti demokratik uygulamaların gerçekleşmesine neden oluyor.

-Kapalı kurumlarda bağımsız ve özerk izleme çalışmaları yapılmıyor.

Yaşananlar, kapalı kurumlarda insan hakları ve onurunun korunmasını ve sosyal adaletin tahsisini amaç edinen sosyal hizmet uygulamalarının bulunmadığına işaret ediyor.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi olarak, olanlara bütüncül bakılmasını, öncelikle çocuklara şiddet gösterenlerin ve de çocukların birbirlerine şiddet göstermesine ses çıkarmayan, görmezden gelen ve hatta neden olanların soruşturulmasını, cezasız bırakılmamasını, şiddet gören ve şiddet gösteren çocuklara yönelik iyileştirme çalışmalarının başlatılmasını ve onarıcı adalet yaklaşımın uygulanmasını talep ediyoruz.

Anımsatıyoruz ki,
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun[1] Ekim 2009 – Ekim 2010 tarihleri arasını kapsayan faaliyet raporunda Pozantı Cezaevi’nde “yetişkin ceza infaz kurumu olarak inşa edilmiş olması nedeniyle, fiziki yapısı çocuklara uygun değildir ve iyileştirme çalışmalarında sıkıntılar” yaşandığı belirtilmiştir. Raporda açıkça “Cezanın ıslah edicilik işlevi düşünüldüğünde, bunun yapılmasının fiziken mümkün olmadığı görülen, ayrıca konum ve şartları itibari ile de çocukların bulunmasının uygun olmadığı, Pozantı, Bergama ve İncesu Ceza İnfaz Kurumları’nın faaliyetlerine son verilmesi, amaç açısından doğru olacağı gibi ekonomik katkı da sağlayacaktır” denilmektedir. Ayrıca “Çocuğun gözaltına alınmasına ya da tutuklanmasına son çare olarak ve ‘gerekli en kısa süre’ için başvurulmalı, bu eylemin gerekçesi de, onların kamu güvenliği için sürekli ve ciddi bir tehdit oluşturması olmalıdır” ve “Statüsü, konumu, ekonomik durumu ve ailevi yapısı ne olursa olsun çocuklara iyi bir eğitim verilmesi temel hedef olmalıdır” denilmiştir.

Anımsatıyoruz ki;
Çocuklar, kendine özgü gelişimsel özellikleri, özel korunma gereksinimi ve kendisi hakkında verilen kararlara katılımı önündeki engellerin -yetişkinlere oranla- daha fazla olması nedeniyle, “şiddete karşı” daha açık ve savunmasız durumdadır.

Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme’ye taraftır ve her çocuğun onurlu, özgür ve eşit bir biçimde yaşaması konusunda yükümlülükleri vardır. Sözleşme çocuğa karşı şiddetin tanımlanması ve önlenmesinde yol göstericidir  (özellikle bu belgenin 19, 34 ve 37. maddeleri). Madde 19 doğrudan çocuğa karşı şiddeti ele alırken, madde 37 işkenceyi veya zalim, insanlık dışı ve küçük düşürücü diğer davranışları ve cezaları yasaklamaktadır. Madde 39 ise her tür şiddet mağduru çocuğun rehabilitasyonu için çağrıda bulunmaktadır.

Sayın Başbakan’a, Sayın Adalet Bakanı’na, Sayın vekillere ve Sayın Hükümet Üyelerine, soruyoruz…

-Herhangi bir çocuğun “Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil…” dememesi için

-Çocukları şiddetten korumak için

-Çocukların maruz kaldığı şiddetin etkilerini gidermek için

-Çocukların başta Pozantı Kapalı Cezaevi olmak üzere kendilerine uygun olmayan kapalı infaz kurumlarında kalmaması için

-Pozantı Kapalı Cezaevi ve benzerlerinin bir an önce kapatılması için

-Kapalı kurumların bağımsız izleme mekanizmalarına açılması için

-Kapalı kurumlarda insan hakları ve onurunun korunmasını ve sosyal adaletin tahsisini amaç edinen sosyal hizmet uygulamalarının başlatılması için.

Daha kaç çocuğun aşağılanarak, dayak yiyerek, tecavüze uğrayarak kötü muameleye maruz kalmasına tanıklık etmemiz gerekiyor?
BASINA VE KAMUOYUNA ÖNEMLE DUYURULUR.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
Genel Merkezi

Kaynak: http://www.shudernegi.org/

Hiç yorum yok: