22 Şubat 2012 Çarşamba

Malpraktis üzerine bir çalışma: “Yanlış tedavi” iddiası ilk sırada (Medimagazin)...



Yargıtaya 1978-2006 yılları arasında ulaşmış 30 tıbbi uygulama hatası dosyasının incelenmesi sonucu, “yanlış tedavi”nin kusur nedenleri arasında, genel cerrahinin de branşlar arasında birinci sırada olduğu belirlendi...
    Yüksek yargıya taşınan tıbbi uygulama hatası dosyalarının yüzde 93’ünü tazminat davaları oluştururken, kusur nedenleri arasında ilk sırada “yanlış tedavi”nin geldiği gözlendi. İncelenen dosyalar arasında en çok genel cerrahi branşıyla ilgili şikâyet olduğu tespit edildi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi’nin Mayıs 2011 tarihli sayısında, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından Yrd. Doç. Dr. Özgür İsmail Can ve Prof. Dr. Erdem Özkara ile Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından Yrd. Doç. Dr. Muhammed Can tarafından yapılan “Yargıtayda Karara Bağlanan Tıbbi Uygulama Hatası Dosyalarının Değerlendirilmesi” isimli araştırma yayımlandı.

Çalışmada, tıbbi uygulama hatası iddiası nedeniyle yargıya yansımış ve yerel mahkemeler tarafından Yüksek Sağlık Şûrası veya Adli Tıp Kurumundan bilirkişi görüşü alınarak verilen kararlar-hükümlere itiraz sonucunda yüksek yargı organında oluşturulmuş görüşler değerlendirildi. 1978-2006 yılları arasında yüksek yargıya ulaşan tıbbi uygulama hatası konulu dosyalardan 30’u üzerinde yapılan incelemede, dosyalar başvurulan disipliner alanlar, sağlık çalışanlarının kusurlu olup olmaması, kusur nedenleri, olgulara otopsi yapılıp yapılmaması, sekel kalıp kalmadığı ve alınan kararlar yönünden ele alındı. Olguların yaş ve cinsiyete göre dağılımı, elde edilen Yargıtay kararlarında yer verilmediğinden belirlenemedi.

Dosyalar incelendiğinde, 1978-2006 yılları arasında son kararı verilen 30 olgunun 28 (yüzde 93)’inin tazminat, 2 (yüzde 7)’sinin  ceza davalarıyla ilgili olduğu görüldü. Olayın meydana geldiği zaman ve hüküm/karar arasında geçen süre incelendiğinde, 5 yıl altındaki 16 (yüzde 53,3) dosyanın, 5-10 yıl arasındaki 10 (yüzde 33,3) dosyanın ve 10 yıl üzerinde de 4 (yüzde 13,3) dosyanın Yargıtay tarafından karara bağlandığı belirlendi. Olayların ölümle veya sekelle sonuçlanmasının yargı sürecinde geçen zamanla ilişkisi incelendiğinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı.

En fazla dosya genel cerrahide
Tıbbi uygulama hatası iddialarına konu olan girişimlerin kliniklere göre dağılımı incelendiğinde, toplam 30 olgunun 10 (yüzde 31)’unun  genel cerrahi alanıyla ilgili olduğu gözlendi. Genel cerrahiyi 6 dosya ile kadın hastalıkları ve doğum, 4’er dosya ile pediatri, ortopedi ve travmatoloji ile anestezi ve reanimasyon, 2 dosya ile de  kulak burun boğaz branşları izledi.

Çalışmada araştırılan olguların 29’unda uzman hekimler sorumlu tutulurken, sadece bir olguda uzman hekim ve anestezi teknikeri sağlık personeli birlikte kusurlu bulundu.

Tıbbi müdahale sonuçları incelendiğinde, 16 (yüzde 53) olgunun eks olduğu, 14 (yüzde 47) olguda ise sekel kaldığı gözlendi. Ölen olguların yalnızca 3’ünde otopsi yapıldığı belirlendi.

Yargılama sürecinde tıbbi uygulama iddiasıyla ilgili olarak istenen 25 bilirkişi görüşünün 15’inin Yüksek Sağlık Şûrasından alındığı, 10’unun ise Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi veya genel kurulundan alındığı saptandı. 

Bilirkişi raporları dikkate alınmıyor
Yüksek Sağlık Şûrası tarafından görüş verilen 15 olgunun 14’ünde, Adli Tıp Kurumu tarafından görüş verilen 10 olgunun ise 9’unda yüksek yargı organınca bilirkişi görüşüne itibar edilmediği belirlendi.

Yanlış tedavi ile ilgili en çok genel cerrahi uzmanı hekimler (yüzde 29) ve kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekimler (yüzde 21) kusurlu bulunurken, dikkat özen eksikliği kusuru da genel cerrahi uzmanı hekimler için yüzde 33, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekimler için ise yüzde 22 olarak belirlendi. Uzmanlık alanlarına göre kusur dağılımı incelendiğinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı.

Dosyaların incelenmesi sonucu kusur nedenlerinin yüzde 47’sinin yanlış tedavi, yüzde 33’ünün dikkat ve özen göstermeme, yüzde 13’ünün ihmal, yüzde 7’sinin ise tanı hatasından oluştuğu görüldü.

Örnek olaylar üzerinden anlatıldı
Araştırmanın tartışma ve sonuç bölümünde, Yüksek Sağlık Şûrası ve Adli Tıp Kurumu  tarafından görüş bildirilen olgularda, bilirkişi görüşüne uyulmadığı belirtilerek, “Bu durum, bilirkişilik yapan bu kurumların objektif çalışma esaslarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği şeklinde yorumlanabilir” denildi.

Hastada oluşan zararlı sonuç öngörülemiyor ve önlenemiyorsa veya öngörülebilse (hastanın yeterince aydınlatılmış  onamı alınmış olması ve uygulamada kusur olmaması şartı ile) bile, önlenemiyorsa bu durumun kaza ve komplikasyon başlığı altında değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi.

Araştırmada, tıbbi uygulama hataları/komplikasyon ayrımı bazı örnekler üzerinden şöyle açıklandı:

Öngörülemez, önlemi yok:
Herhangi bir bilinen hastalığı, risk faktörü olmayan hastanın anestezi altında inguinal herni ameliyatı yapılıyor ve sonrası yatış verilen hastanın bir gün sonrası taburculuğu sırasında ani ölümü, CPR’ye  rağmen eks, ani beklenmedik ölüm.

İddia: Hekim kusuru.
Otopsi raporu: Derin ven trombozu kaynaklı akciğer embolisi.

Bilirkişi incelemesi ve yargı kararı: Kusur yok.
Öngörülebilir, önlemi yok:
Ateşli silahla bacağından yaralanan hastada açık tibia kırığı var. Tetanos aşısı, antibiyotik vb. gereken tedaviler verilmiş, ilk gün içinde solunum arresti gelişiyor ve CPR’ye yanıt alınamıyor, eks olarak kabul ediliyor.

İddia: Tıbbi uygulama hatası, basit özen dikkat eksikliği, tanı tedavi hatası.
Otopsi: Ölüm nedeni olarak yağ embolisi belirtilmiş.
Bilirkişi incelemesi ve yargı kararı: Teşhis-tedavi doğru, tıbbi müdahale yeterli, kusur yok.
Öngörülebilir, önlemi alınmaya çalışılmış:
Peptik ülser perforasyonu olan hasta hastaneye geç dönemde başvurur, ameliyatla midede onarımı yapılan hastanın batını yıkanır, antibiyotik tedavisi yapılır ancak, hasta sepsis nedeniyle eks olur.


İddia: Hekim kusuru.
Bilirkişi incelemesi ve yargı kararı: Teşhis-tedavi doğru, tıbbi müdahale yeterli, kusur yok.

Öngörülebilir, yeterli önlem alınmamış (önlenebilir nitelikte zararlı sonuç):
Peptik ülser perforasyonu sonrası erken dönemde hastane başvurusu olan hasta; ameliyatla onarım ve yıkama sonrası antibiyotik tedavisi alıyor, taburculuk sonrası ameliyat yerinden tekrarlayan akıntı ve ateşleri var, sonrasında hastaneye eks olarak getiriliyor.
Otopsi: Peritonit ve sepsis.

İddia: Hekim kusuru
Bilirkişi incelemesi ve yargı kararı: Kusurlu.

Beceri kusuru:
Laparoskopik kolesistektomi sonrası ilk kör girişte ani hipotansiyon ve eks, otopside aort rüptürü bulguları.

Bilirkişi incelemesi gerektirmeyebilecek durumlar:
Taraf hataları (yanlış taraf göz eviserasyonu, amputasyonlar),
Yabancı cisim unutulması,
Ameliyat alanı dışında oluşan zararlar (Hastanın düşürülmesi).

Hiç yorum yok: