16 Nisan 2013 Salı

Göller Bölgesi Adli Tıp Doktorları Toplantısı'nın Ardından...


29.03.2013-Isparta Göller Bölgesi Adli Tıp Doktorları Toplantısı Kapanış Bildirisi

 

Göller Bölgesi Adli Tıp Doktorları Toplantısı 29.03.2013 tarihinde Afyonkarahisar, Antalya, Burdur, Denizli, Isparta, İstanbul, Konya ve Kütahya’dan üniversiteler, Adli Tıp Kurumu birimleri ve Sağlık Bakanlığı birimlerinden Adli Tıp doktorlarının ve Tıp Fakültesi stajyer öğrencilerin katılımıyla Isparta‘da gerçekleştirildi.

Toplantı SDÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. S. Serhat Gürpınar’ın açılış konuşması ile başladı. Yapılan değerlendirmelerde bu kapsamdaki toplantıların sürdürülmesinin yararlı olacağı genel kabulüyle;
1. Yılda ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere iki kez toplantı yapılması,
2. İkinci toplantının Konya’da Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının ev sahipliğinde Eylül ayında yapılması,
3. İkinci toplantı bilimsel aktivite konusunun; “Türk Ceza Kanunundaki “beden sağlığı” kavramı ile ilgili sorunlara yönelik Olgu Tartışması” olması kararları alındı.

Bilimsel programda; SDÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı araştırma görevlisi Dr. Abdulkadir Yıldız “12-15 yaşı arası Suça Sürüklenmiş Çocuklara ilişkin Çocuk Ceza Sorumluluğunun değerlendirildiği beş adet olgu” sunumu yaptı.

Söz konusu olgularda çocukların “sürüklenmiş oldukları suç ile ilgili olarak fiilin anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmemiş olduğu” yönündeki bilimsel görüşler katılımcıların değerlendirmesine sunuldu. Ayrıca SDÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalında 2004-2010 ve 2011-2012 dönemlerinde bu konuda verilen raporların sonuçlarına yönelik olarak yapılan retrospektif çalışma hakkında da bilgilendirme yapılarak 2004-2010 yılları arasında düzenlenmiş raporlarda % 99.5 oranında çocukların ceza sorumluluğu olduğu yönünde görüş verilmişken 2011-2012 yıllarında ise % 11.8 oranında çocukların ceza sorumluluğu olduğu ve kalan % 88.2 oranında da çocukların ceza sorumluluğu olmadığı yönünde görüş verilmesi şeklindeki yaklaşım değişimi vurgulandı.

Çocuk ceza sorumluluğunun teknik bir yaklaşımla sadece bir akıl hastalığı olup olmadığına bakarak değerlendirilmesinin eksik bir yaklaşım olduğu, yasanın bu yaklaşımı yetişkinler için öngördüğünü, çocuklarda akıl hastalığı değil gelişimsel özellikleri, sosyal durumu, ergen özelliklerinin göz önüne alınarak mental olgunluğa erişimin değerlendirilmesi istendiği vurgulandı.  Bu bağlamda yapılan değerlendirmelerin salt bir psikiyatrik değerlendirmenin ötesinde sosyal bir yaklaşımı da içermesi zorunluluğu ortaya kondu. Ülkemizde ve dünyada, erişkinde ve çocuklarda cezanın tek başına suçu önleyici olmadığı, çocuğun asla yetişkinin küçük bir modeli olarak görülemeyeceği, bir insanın yaptıklarının bilincinde olması gelişimsel bir süreç sonunda olduğu gerçeğinden hareketle çocuk suç işlediğinde yetişkinler ile aynı cezaya çarptırılmaması, çocukların suça karşı ceza sorumluluğunun olup olmadığını araştırırken ergenlik dönem özellikleri, ailesel ve sosyal durumu göz önüne alınması Sosyal İnceleme Raporlarının önemi belirtildi. Sonuç olarak Dünyada ve ülkemizdeki son gelişmeler doğrultusunda ve cezanın son çare olduğu ilkesinden hareketle;Çocuk ceza sorumluluğunda 12-15 yaş grubu için yaklaşımlarımızın yeniden gözden geçirilme gereğinin yanı sıra çocuk ceza sorumluluğu başlama yaşının birçok ülkede olduğu gibi 15 yaş olması hususunun da ülkemiz için tartışma zamanı geldiği belirtildi.Ayrıca Adalet Bakanlığının 2010 yılında yayınladığı “Ceza Sorumluluğunun Değerlendirilmesi Rehberi” başlıklı çalışma anımsatılarak çocuğun biyolojik, psişik ve sosyal gelişimi konusundaki son yıllarda yapılmış bilimsel çalışmalar kapsamında söz konusu rehberdeki öneriler de vurgulandı.

Katılımcılar söz alarak;
-Yıllardır anlamsız bir muayeneye zorlandıkları, konsültasyon istediklerinde çocuk psikiyatristlerinin bir akıl hastalığı aradığı ve olaya teknik yaklaştıkları,
-Daha önce bir toplantıda ceza sorumluluğunun olmadığı yönünde %50 oranının salonu ayağa kaldırdığına şahit olunduğu, konuya hukuksal boyutu ile de yaklaşmak gerektiği, bazı hukukçuların ceza sorumluluk yaşının ileri kaydırılmasının 14-15 yaşında suç işletilen çocukları arttıracağı şeklinde yaklaştıkları,  hukukçuların olaya toplum düzeni açısından baktıkları, konuya bu bağlamda da bakmak gerektiği,
- Adli Tıp Şube Müdürlüklerinde çocuk psikiyatristi konsültasyonu olmadan rapor vermeye zorlanıldığı,
- Ergenlik özellikleri ve diğer sosyal faktörler göz önüne alındığında bunun tüm çocukları kapsadığı, ceza sorumluluğu var denilen çocukların neden bu kapsama sokulmadıkları, neye göre ceza sorumluluğu var denildiğinin açıklığa kavuşması gerektiği,
-Sunulan olguların biri üzerinden defalarca suç işleyen çocuğa ceza verilirse caydırıcı olabileceği,
-Otomatik bir ön kabul ile tüm olguların ceza sorumluluğu olmadığı gibi bir yaklaşım sergilenmemesi, her olgunun kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği, suç makinesi haline gelmiş çocuklarda ceza sorumluluğu olması gerektiği, ancak cezanın suçu önleme ve topluma yeniden kazandırmada etkisizliğinin artık tüm dünyada kabul gördüğü görüşleri dile getirildi.

Hiç yorum yok: