11 Mayıs 2012 Cuma

T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI DEVLET DENETLEME KURULU, ADLİ TIP KURUMU DENETLEME RAPORU 2010...


T.C. 
CUMHURBAŞKANLIĞI 
Devlet Denetleme Kurulu


DENETLEME RAPORU


Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait 
Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin 
Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin 
Sağlanması 


Tarihi   : 01/07/2010 
Sayısı    : 2010/12
3

Sisteme yöneltilen en önemli eleştiriler ise temel olarak merkezi bir bilirkişilik kurumu 
şeklinde yapılandırılmış olan Adli Tıp Kurumu’nun, bilirkişilik müessesesi bakımından  nihai 
kararı verecek merci olarak kabul edilmesi noktasına odaklanmaktadır. 

Buna göre yargı organlarınca, bilimsel bir yapı olmaktan çok Adalet Bakanlığı’na bağlı 
idari bir organ olma hüviyeti taşıyan Adli Tıp Kurumu’na bu türden bir misyon yüklenmiş olması 
üniversiteleri devre dışı bırakmakta ve bilirkişilik müessesesinin bilimsel temellere oturtulması 
gereği ile çelişmektedir. 

Bu durum ayrıca, Kurum’un iş yoğunluğunu arttırarak karar alma 
süreçlerinde gecikmeler meydana getirmektedir. Bu görüşlere göre ayrıca, bu kurumların 
sistemin dışında kalması, buralarda bulunan bilimsel  ve teknik kapasitenin atıl kalması 
sonucunu da doğurmaktadır. 

Konuyla ilgili olarak ortaya çıkan görüşlerin dikkate değer bir kısmında, bilirkişilik 
hizmetlerinin mahallinde bulunan kuruluşlardan  (üniversiteler gibi) alınması hâlinde anılan 
sorunların çözülebileceği ve bu şekilde işleyen bir  sistemin inşası hâlinde Adli Tıp Kurumu’na 
ihtiyaç kalmayacağı belirtilmektedir.
 
Bu konuda dile getirilen görüşlerin bir kısmında ise  bilirkişilerce verilecek hizmetlere 
ilişkin standartların oluşturulması ve bunlara uyumun denetlenmesi ile sistemde faaliyet 
yürüten aktörlerin akreditasyonu işlevini görecek bir kuruma ihtiyaç olduğu; bu bağlamda, Adli 
Tıp Kurumu’nun uygulamadan çekilerek, anılan fonksiyonları üstlenecek biçimde yeniden 
yapılandırılmasının uygun ve faydalı olacağı ifade edilmektedir.

Ancak bunların karşısında, üniversitelerin  -bir kısmı hariç olmak üzere- ve diğer 
kurumların ihtiyacı karşılamak bakımından yeterli kapasiteye sahip olmadığı ve Adli Tıp 
Kurumu’nun varlığının bilirkişilik uygulamalarında standardizasyonu ve buna bağlı olarak göreli 
adaleti sağladığı gibi görüşler dile getirilmektedir.
 
Kurum’un Adalet Bakanlığı’na olan bağlılığından hareketle, bilimsel yaklaşım eksikliği 
noktasında dile getirilen eleştiriler ise Kurum bünyesindeki görevlerin çok büyük bir kısmının 
alanında temayüz etmiş bilim adamları tarafından yürütüldüğü, dolayısıyla bu konuda herhangi 
bir eksikliğin mevcut olmadığı; Adalet Bakanlığı’na  olan bağlılığın ise sadece idari bakımdan 
anlam ifade ettiği, Bakanlığın, kurum bünyesinde oluşturulacak bilimsel/teknik görüşlere 
müdahil olmasının söz konusu olamayacağı gibi argümanlar çerçevesinde yanıtlanmaktadır. 

Ayrıca, farklı bilirkişilerden alınan raporların çelişkili sonuçlar içermesi durumunda, bu 
çelişkileri giderecek bir kuruma her zaman ihtiyaç olduğu; aksi takdirde, hâkimlerin uzman 
olmadıkları konularda önlerine gelen farklı görüşler  arasında kararsız kalacağı ve bunun da 
sürekli olarak başka bilirkişilere müracaat etme zorunluluğunu ortaya çıkararak, yine yargısal 
süreçlerin uzamasına sebebiyet vereceği belirtilmektedir. 

Konuyla ilgili olarak gündeme getirilen öneriler ile bunların oluşturulmasında dikkate 
alınan verilerin, tarafımızdan yürütülen çalışmalar kapsamında yapılan tespitlerle birlikte analiz 
edilmesi neticesinde; Türkiye’de adli bilirkişilik hizmetlerinin nasıl yapılandırılacağı ve bu 
bağlamda Adli Tıp Kurumu’nun sistem içerisindeki yerinin ne olacağı hususlarının, geniş ölçekli 
değerlendirmelere dayalı olarak ve sisteme dair bütün verilerin bir arada analiz edilmesi 
suretiyle karara bağlanmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır.  

Diğer bir ifadeyle mevcut durum, adli bilimler alanındaki yapılanmanın nasıl olması 
gerektiği noktasında, siyasal karar alma mekanizmalarınca esaslı bir sistem tercihi yapılmasını 
gerektirmektedir. 
 
Bu tercihin yapılması öncesinde (hem demokratik yönetim ilkelerinin bir gereği olarak 
hem de yapılacak tercihin ihtiyaca tam olarak cevap verebilmesini sağlamak bakımından) bütün 
paydaşların bir araya getirilerek bunların görüşlerinin alınması ve her bir birimin/kurumun 
kapasitesi ile potansiyelinin net bir biçimde tespit edilmesi de büyük fayda sağlayacaktır.

Bu itibarla, Adli Tıp Kurumu ve Adalet Bakanlığı ile birlikte sistemin paydaşları olarak 
yargı organları, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, barolar, emniyet ve jandarma teşkilatlarının ilgili 
birimleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin bir araya gelmesi 
suretiyle; 

- Türkiye’deki bilirkişilik müessesesinin kapsamı, yöntem ve süreçlerinin 
etkinliğinin yeniden değerlendirilmesi ve bu çerçevede adli bilimler alanındaki 
yapılanmanın nasıl olması gerektiği,  

- Bu yapılanma içerisinde Adli Tıp Kurumu’na yer verilip verilmeyeceği, 

- Adli Tıp Kurumu’nun sistem içerisindeki varlığının devamının öngörülmesi 
hâlinde, Kurum’un bu sistem içerisinde nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği 

hususlarında alınacak kararlara esas olmak üzere, eldeki bütün verilerin ve konuyla ilgili 
bütün görüşlerin derlenmesi ve bu çerçevede alınacak kararlar ve belirlenecek reform stratejisi 
doğrultusunda sistemin yeni baştan organize edilmesi icap etmektedir. Nitekim, Amerika 
Birleşik Devletleri ve Portekiz gibi ülkelerde adli bilimler alanında yaşanan benzer sorunların 
teşhisi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla izlenen bu gibi yöntem ve süreçlerin, 
önemli katkılar sağladığı müşahede edilmiştir.


DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok: