T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI
Devlet Denetleme Kurulu
DENETLEME RAPORU
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait
Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin
Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin
Sağlanması
Tarihi : 01/07/2010
Sayısı : 2010/12
3
Sisteme yöneltilen en önemli eleştiriler ise temel olarak merkezi bir bilirkişilik kurumu
şeklinde yapılandırılmış olan Adli Tıp Kurumu’nun, bilirkişilik müessesesi bakımından nihai
kararı verecek merci olarak kabul edilmesi noktasına odaklanmaktadır.
Buna göre yargı organlarınca, bilimsel bir yapı olmaktan çok Adalet Bakanlığı’na bağlı
idari bir organ olma hüviyeti taşıyan Adli Tıp Kurumu’na bu türden bir misyon yüklenmiş olması
üniversiteleri devre dışı bırakmakta ve bilirkişilik müessesesinin bilimsel temellere oturtulması
gereği ile çelişmektedir.
Bu durum ayrıca, Kurum’un iş yoğunluğunu arttırarak karar alma
süreçlerinde gecikmeler meydana getirmektedir. Bu görüşlere göre ayrıca, bu kurumların
sistemin dışında kalması, buralarda bulunan bilimsel ve teknik kapasitenin atıl kalması
sonucunu da doğurmaktadır.
Konuyla ilgili olarak ortaya çıkan görüşlerin dikkate değer bir kısmında, bilirkişilik
hizmetlerinin mahallinde bulunan kuruluşlardan (üniversiteler gibi) alınması hâlinde anılan
sorunların çözülebileceği ve bu şekilde işleyen bir sistemin inşası hâlinde Adli Tıp Kurumu’na
ihtiyaç kalmayacağı belirtilmektedir.
Bu konuda dile getirilen görüşlerin bir kısmında ise bilirkişilerce verilecek hizmetlere
ilişkin standartların oluşturulması ve bunlara uyumun denetlenmesi ile sistemde faaliyet
yürüten aktörlerin akreditasyonu işlevini görecek bir kuruma ihtiyaç olduğu; bu bağlamda, Adli
Tıp Kurumu’nun uygulamadan çekilerek, anılan fonksiyonları üstlenecek biçimde yeniden
yapılandırılmasının uygun ve faydalı olacağı ifade edilmektedir.
Ancak bunların karşısında, üniversitelerin -bir kısmı hariç olmak üzere- ve diğer
kurumların ihtiyacı karşılamak bakımından yeterli kapasiteye sahip olmadığı ve Adli Tıp
Kurumu’nun varlığının bilirkişilik uygulamalarında standardizasyonu ve buna bağlı olarak göreli
adaleti sağladığı gibi görüşler dile getirilmektedir.
Kurum’un Adalet Bakanlığı’na olan bağlılığından hareketle, bilimsel yaklaşım eksikliği
noktasında dile getirilen eleştiriler ise Kurum bünyesindeki görevlerin çok büyük bir kısmının
alanında temayüz etmiş bilim adamları tarafından yürütüldüğü, dolayısıyla bu konuda herhangi
bir eksikliğin mevcut olmadığı; Adalet Bakanlığı’na olan bağlılığın ise sadece idari bakımdan
anlam ifade ettiği, Bakanlığın, kurum bünyesinde oluşturulacak bilimsel/teknik görüşlere
müdahil olmasının söz konusu olamayacağı gibi argümanlar çerçevesinde yanıtlanmaktadır.
Ayrıca, farklı bilirkişilerden alınan raporların çelişkili sonuçlar içermesi durumunda, bu
çelişkileri giderecek bir kuruma her zaman ihtiyaç olduğu; aksi takdirde, hâkimlerin uzman
olmadıkları konularda önlerine gelen farklı görüşler arasında kararsız kalacağı ve bunun da
sürekli olarak başka bilirkişilere müracaat etme zorunluluğunu ortaya çıkararak, yine yargısal
süreçlerin uzamasına sebebiyet vereceği belirtilmektedir.
Konuyla ilgili olarak gündeme getirilen öneriler ile bunların oluşturulmasında dikkate
alınan verilerin, tarafımızdan yürütülen çalışmalar kapsamında yapılan tespitlerle birlikte analiz
edilmesi neticesinde; Türkiye’de adli bilirkişilik hizmetlerinin nasıl yapılandırılacağı ve bu
bağlamda Adli Tıp Kurumu’nun sistem içerisindeki yerinin ne olacağı hususlarının, geniş ölçekli
değerlendirmelere dayalı olarak ve sisteme dair bütün verilerin bir arada analiz edilmesi
suretiyle karara bağlanmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer bir ifadeyle mevcut durum, adli bilimler alanındaki yapılanmanın nasıl olması
gerektiği noktasında, siyasal karar alma mekanizmalarınca esaslı bir sistem tercihi yapılmasını
gerektirmektedir.
Bu tercihin yapılması öncesinde (hem demokratik yönetim ilkelerinin bir gereği olarak
hem de yapılacak tercihin ihtiyaca tam olarak cevap verebilmesini sağlamak bakımından) bütün
paydaşların bir araya getirilerek bunların görüşlerinin alınması ve her bir birimin/kurumun
kapasitesi ile potansiyelinin net bir biçimde tespit edilmesi de büyük fayda sağlayacaktır.
Bu itibarla, Adli Tıp Kurumu ve Adalet Bakanlığı ile birlikte sistemin paydaşları olarak
yargı organları, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, barolar, emniyet ve jandarma teşkilatlarının ilgili
birimleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin bir araya gelmesi
suretiyle;
- Türkiye’deki bilirkişilik müessesesinin kapsamı, yöntem ve süreçlerinin
etkinliğinin yeniden değerlendirilmesi ve bu çerçevede adli bilimler alanındaki
yapılanmanın nasıl olması gerektiği,
- Bu yapılanma içerisinde Adli Tıp Kurumu’na yer verilip verilmeyeceği,
- Adli Tıp Kurumu’nun sistem içerisindeki varlığının devamının öngörülmesi
hâlinde, Kurum’un bu sistem içerisinde nasıl bir rol üstlenmesi gerektiği
hususlarında alınacak kararlara esas olmak üzere, eldeki bütün verilerin ve konuyla ilgili
bütün görüşlerin derlenmesi ve bu çerçevede alınacak kararlar ve belirlenecek reform stratejisi
doğrultusunda sistemin yeni baştan organize edilmesi icap etmektedir. Nitekim, Amerika
Birleşik Devletleri ve Portekiz gibi ülkelerde adli bilimler alanında yaşanan benzer sorunların
teşhisi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla izlenen bu gibi yöntem ve süreçlerin,
önemli katkılar sağladığı müşahede edilmiştir.
DEVAM EDECEK...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder