30 Mayıs 2012 Çarşamba

T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI DEVLET DENETLEME KURULU, ADLİ TIP KURUMU DENETLEME RAPORU 2010...


T.C. 
CUMHURBAŞKANLIĞI 
Devlet Denetleme Kurulu


DENETLEME RAPORU


Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait 
Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin 
Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin 
Sağlanması 


Tarihi   : 01/07/2010 
Sayısı    : 2010/12
9

...
TESPİT VE ÖNERİ 17 - Adli Tıp Kurumu’nun personel rejimi bakımından geçerli olan 
önemli bazı sorun ve eksiklikler mevcuttur. Adli Tıp Kurumu Kanunu’nda Başkan, başkan 
yardımcıları, ihtisas kurulları başkan ve üyeleri, grup başkanları ile ihtisas dairesi başkanları için 
4 yıllık bir görev süresi belirlenmiş olmasına rağmen, bu kişilerin görevden alınma koşullarına 
dair herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Bunun yanında, temelde Devlet Memurları Kanunu’na 
tabi olan Kurum personeli için geçerli olacak ikincil mevzuat bakımından da ciddi eksiklikler 
(Adli Tıp Kurumu Kanunu’nda bahsedilen bazı unvanlara Kurum’a ait kadro cetvellerinde yer 
verilmemiş olması; “mühendis”, “kimyager”, “biyolog”, “psikolog”, “antropolog” gibi unvanlarla 
Kurum bünyesinde çalışacak kişiler için ihtiyaca uygun “özel koşul”lar tayin edilmemiş olması; 
Kurum personelinin merkez ve taşra birimlerinde görevlendirilmesi işlemlerine dair herhangi 
bir usul ve esas belirlenmemiş olması gibi) mevcuttur. 
 
Ayrıca, Kurum bünyesinde “mühendis” vb. unvanlar ile çalışmakta olan personel, teknik 
hizmet sınıfında bulunan “uzman” kadrolarına atanmaları hâlinde özlük hakları bakımından 
kayba uğramakta olup; bu durum nedeniyle söz konusu personel uzman (ve öncesinde raportör) 
kadrosuna atanmak istememektedir. Bu ise (raporların ancak uzmanlarca imzalanabilmekte 
olması dolayısıyla) mühendis vb. unvanlı personelin incelemesini bizzat yaptıkları konularla 
ilgili raporlara imza atamamasına ve (çoğu zaman inceleme sürecine katılmamış olan) 
“uzman”ların, kendi ihtisas alanlarına girmeyen konularla ilgili raporları imzalamak durumunda 
kalmasına yol açmaktadır.  

Anılan sorunların giderilebilmesi için, adli tıp uzmanları ile diğer tıp dallarında uzman 
olan kişiler dışında kalan ve Kurum bünyesinde bilirkişilik hizmetinin yürütülmesi safhasında 
görev yapan bütün personel kadrolarının “kariyer uzmanlık” şeklinde yeniden tanımlanması 
uygun olacaktır. Hizmetin etkin ve verimli bir biçimde yürütülebilmesi noktasında önem arz 
eden diğer bir eksiklik ise Kurum bünyesinde bugüne kadar herhangi bir “norm kadro” çalışması 
yapılmamış olmasıdır. Mevzuattan kaynaklanan sorun ve eksikliklerin giderilmesinin yanı sıra; 
merkez ve taşra teşkilatlarına dâhil bütün birimlerin kadro ihtiyaçlarının objektif kıstaslara göre 
belirlenmesini ve her birime ihtiyaca göre kadro tahsis edilmesini teminen, kapsamlı bir “norm 
kadro” çalışmasının da başlatılması gerekmektedir. 

TESPİT VE ÖNERİ 18 -  Denetimde, mevzuata ilişkin olarak yukarıda değinilen 
eksikliklerin yanı sıra atama ve nakil işlemlerinin yürütülmesinde mevcut hukuki kurallara ve 
hizmet gereklerine aykırı bazı uygulamalar (“Başkanlar Kurulu” tarafından kullanılması gereken 
bazı yetkilerin Kurum Başkanı tarafından kullanılmakta olması; Kurum’a ait kadro cetvellerinde 
yer verilmeyen, Kurumsal hizmetlerin yürütülmesinde yararlanılması da mümkün bulunmayan 
kişilerin naklen atama yoluyla Kurum kadrolarına alınması; mevzuat uyarınca yasak olmasına 
rağmen “aday memur” statüsünde olan bir personelin,  adaylık süresi tamamlanmadan önce 
naklen atama yoluyla Kurum’a ait bir kadroya atanması; benzer şekilde, mevzuata uygun 
olmamasına rağmen, mecburi hizmet kurası ile Kurum’a bağlı birimlerden birisine atanmış olan 
bir personelin geçici görevlendirmeler ve yer değiştirme suretiyle başka bir birime nakledilmesi; 
bazı kadrolara yapılan açıktan atama işlemlerinde, mevzuatta yer verilen koşulların ötesinde 
bazı özel koşullar aranması gibi) gerçekleştirildiği tespit edilmiş olup; bu tip uygulamaların 
tekrarlanmaması hususunda daha titiz davranılması gerekmektedir. 
 
Ayrıca, üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olarak Kurum’un otopsi teknisyen 
yardımcısı kadrolarına atanmış olan personel ile yardımcı hizmetler sınıfında bulunan ve bu 
alanda herhangi bir eğitim almamış olmasına rağmen, öteden beri var olan ihtiyacı karşılamak 
üzere otopsi teknisyen yardımcısı olarak görevlendirilen kişiler arasında özlük hakları ve 
memuriyet unvanları bakımından hiçbir farklılık oluşturulamamış olup; eğitimli personel 
açısından hakkaniyete aykırı bir durum teşkil ettiği değerlendirilen bu durumun düzeltilmesinin 
uygun olacağı düşünülmektedir. 

TESPİT VE ÖNERİ 19 -  Adli Tıp Kurumu’nun hemen hemen bütün birimlerinde ciddi 
düzeyde personel eksikliği çekilmekte olup; Kurum’un uzman personel mevcudu, işlerin sağlıklı 
bir biçimde ve makul süreler içerisinde tamamlanmasına imkân vermemektedir. Kurum’un 
gerek merkez gerekse taşra birimlerinin tam olarak  teşkilatlanamamış olmasının en önemli 
gerekçelerinden birisini de bu husus teşkil etmektedir. Yaşanan personel eksikliği ikinci görevli 
statüsünü taşıyan uzmanlardan yararlanılmak suretiyle giderilmeye çalışılmakta ise de; bu 
şekilde Kurum bünyesinde görev alan kişilerin mesailerinin ancak kısıtlı bir bölümünü bu 
hizmet için ayırabilmekte olmaları dolayısıyla bu durum, gerek incelemelerin sıhhati gerekse 
işlerin bitirilme süresi bakımından sorunlar üretmektedir. 
 
Anılan sorunların ortadan kaldırılabilmesi için, kişilerin Kurum personeli olarak 
çalışmayı tercih etmelerine imkân verecek bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu 
kapsamda olmak üzere, “öğretim üyesi” vasfını edinmek/korumak yönünde eğilime sahip olan 
kişilerin Kurum bünyesinde istihdam edilebilmelerine imkân sağlamak bakımından Adli Tıp 
Kurumu’nun içerisinde bir yüksek öğretim birimi ihdas edilmesinin ve Adli Tıp Kurumu 
Kanunu’nun bugüne kadar hiç uygulanmamış olan 32 nci maddesinin (burs verilmek suretiyle 
yurt içinde veya yurt dışında öğrenci okutulması ve personelin eğitim için yurt dışına 
gönderilebilmesine imkân vermektedir) işler hâle getirilmesinin, uzun vadede de olsa bu 
sorunun çözümü bakımından büyük faydalar sağlayacağı  düşünülmektedir. Ancak, anılan 
sorunun ulaştığı boyut, daha kısa vadeli bazı tedbirlerin hayata geçirilmesini zorunlu kılmakta 
olup; bu çerçevede, Adli Tıp Kurumu personeli olarak çalışmanın ekonomik bakımdan diğer 
kurumlara nazaran daha cazip hâle getirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
  
Ayrıca, personel ihtiyacının karşılanması noktasında bu yöntemlerin yeterli olmaması 
ve/veya ikinci görevli personelden yararlanılmasının zorunlu görülmesi durumunda; daha fazla 
sayıda ikinci görevli personel istihdam edilmesi ve bunların mesailerinin daha büyük bir kısmını 
Kurum hizmetlerine ayırmalarının sağlanması gerekmekte olup; bunun sağlanabilmesi için 
ikinci görevli personele ödenecek ücretlerin makul seviyelere çıkarılmasının faydalı olacağı 
düşünülmektedir.

TESPİT VE ÖNERİ 20 -  Denetim çalışmaları kapsamında, genel bütçeden alınan 
ödenekler ve döner sermaye bütçesinden oluşan iki kaynağa sahip olan Adli Tıp Kurumu’nun 
mali işlemleri de gözden geçirilmiş olup; netice itibarıyla, taşınır malların kayıt ve kontrol 
işlemlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak mevzuatta öngörülen sistemin kuruluş ve işleyişi 
bakımından bazı eksikliklerin mevcut olduğu; Kurum bünyesindeki döner sermaye işletmesinin 
mevcut mevzuat uyarınca kurumlar vergisi ve KDV mükellefiyeti tesis ettirmiş olması 
gerekmesine rağmen bu türden bir mükellefiyetinin bulunmadığı; döner sermaye gelirlerinin 
kurumsal ihtiyaçlara tahsis edilmesi gereken kısmının eksik hesaplandığı ve buradan 
kaynaklanan farkın personele yapılacak ödemelere aktarıldığı; mal ve hizmet alımı işlemlerinin 
çok büyük bir kısmının doğrudan temin usulü ile gerçekleştirildiği ve ihale usulleri çerçevesinde 
yürütülen az sayıda alım işleminin de çoğunlukla tek isteklinin katılımı ile yürütülüp 
sonuçlandırıldığı; ihtiyaçların miktar ve mahiyet bakımından tespiti noktasında hatalı işlemler 
yapıldığı (bazı sarf malzemeleri için birkaç yıllık ihtiyaç miktarının bir seferde temin edilmesi ya 
da alındığı günden itibaren bir kere bile kullanılmayan bir cihazın satın alınması gibi); yaklaşık 
maliyet tespitinin sağlıklı şekilde yapılamadığı; ihale dokümanında yapılan tanımlamaların 
belirli üretici firmaların ürünlerini işaret ettiği ve bazı alım işlemlerinde ihale konusu mal parti 
parti teslim alınmasına rağmen, ilk parti malın teslimi ile birlikte malların tamamı teslim alınmış 
gibi işlem yapıldığı anlaşılmış olup; anılan türden hata ve eksikliklerin tekrarlanmasının 
önlenmesi ve varsa sorumluların tespit edilebilmesini teminen, Kurum’un mali işlem ve 
kararlarının bir bütün olarak ve ayrıntılı biçimde denetime tabi tutulmasının gerekli olduğu 
değerlendirilmektedir.


DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok: