28 Mayıs 2012 Pazartesi

T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI DEVLET DENETLEME KURULU, ADLİ TIP KURUMU DENETLEME RAPORU 2010...

T.C. 
CUMHURBAŞKANLIĞI 
Devlet Denetleme Kurulu


DENETLEME RAPORU


Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait 
Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin 
Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin 
Sağlanması 


Tarihi   : 01/07/2010 
Sayısı    : 2010/12
8

TESPİT VE ÖNERİ 13 - Kurum bünyesindeki bazı laboratuvarların akredite edilmesine 
dönük çalışmalar başlatılmış olmasına rağmen, henüz  bu süreç tamamlanamamıştır. Kalite 
yönetim sisteminin bir bütün olarak hayata geçirilebilmesini teminen, akreditasyon 
çalışmalarının bütün birimleri kapsayacak şekilde genişletilmesi ve mevzuatın da bu 
çalışmaların alt yapısını oluşturacak şekilde yenilenmesi gerekmektedir.
 
TESPİT VE ÖNERİ 14 - Mevcut durum itibarıyla, mahallinde yapılan otopsilerin önemli 
bir kısmına adli tıp uzmanları katılamamakta; pratisyen hekimler ve/veya bu alanda yeterli 
deneyime sahip olmayan uzmanlar tarafından yürütülmekte olan otopsi işlemleri ise sağlıklı 
sonuçlar alınmasına imkân vermemektedir. Ayrıca, ilgili Kanun hükümleri uyarınca otopsi 
işleminin mutlaka Cumhuriyet savcıları nezaretinde yürütülmesi ve cesedin durumu elverdiği 
takdirde otopsilerin mutlaka üç boşluğun açılması suretiyle yapılması gerekmekte olmasına 
rağmen, uygulamada bu hükümlere tam olarak riayet edilmediği anlaşılmaktadır. Adalet 
Bakanlığı’nın Adli Tıp Kurumu ile birlikte hareket etmek suretiyle, belirtilen hususlarda alınacak 
tedbirleri belirleyip hayata geçirmesi icap etmektedir.  

Adli Tıp Kurumu merkezinde yürütülen otopsi işlemleri bakımından ise; temel olarak iş 
yükünün ağırlığı, adli tıp uzmanlarının merkez ve taşra teşkilatında yer alan birimler arasında 
dengeli şekilde dağıtılmamış olması, taşra birimlerinin yeterli donanıma sahip kılınmamış 
olması, fiziki imkânların yetersizliği ve yardımcı  personelin (otopsi teknisyen yardımcıları) 
eğitimsizliği gibi nedenlerden kaynaklanan sorunlar mevcut olup; bütün bu sorunların yapılacak 
etkili bir planlama çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

TESPİT VE ÖNERİ 15 -  Adli Tıp Kurumu’na gelen işlerin çok önemli bir kısmı, evrak 
eksikliği, ilgili kişinin muayene için gönderilmemiş olması gibi nedenlerle rapora 
bağlanamamakta ve dosyalar, müzekkere düzenlenmek suretiyle (eksikliklerin giderilmesini 
teminen) ilgili adli mercie iade edilmektedir. Bu durum, bir yandan yargılama sürecinin 
uzamasına bir yandan da (aynı dosyanın tekrar tekrar gelmekte olması nedeniyle) Kurum’un iş 
yükünün artmasına sebebiyet vermektedir.  

Özellikle ihtisas kurulları ile Fizik İhtisas Dairesi için geçerli olan bu sorunun ortaya 
çıkmasına sebebiyet veren en önemli neden, incelenmek üzere Kurum’a gönderilecek dosyalarda 
bulunması gereken bilgi ve belgelerin eksikliğidir. Anılan sorunun ortadan kaldırılabilmesi için 
adli mercilerde görev yapan personelin konu hakkında bilgilendirilmesini temin edecek hizmet 
içi eğitim programları düzenlenmesi gerekli ise de bunun yeterli olmayacağı 
değerlendirilmektedir. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu tarafından, incelenmek üzere bu Kurum’a 
gönderilecek dosyalarda hangi bilgi ve belgelerin bulunmasının gerekli olduğunun vaka türleri 
itibarıyla tespit edilmesi ve bu bilgileri içeren bir “uygulama rehberi” hazırlanması 
gerekmektedir. Bu rehberin UYAP sistemine entegre edilmesi ve sisteme bazı kontrol 
mekanizmaları ilave edilmek suretiyle, rehberde öngörülen bilgi ve belgeleri ihtiva etmeyen 
dosyaların Kurum’a intikal ettirilmesinin önüne geçilmesi de mümkün olup; sorunun çözülmesi 
bakımından bu yöntemin de büyük faydalar sağlayacağı düşünülmektedir. 

TESPİT VE ÖNERİ 16 -  Türk Ceza Kanunu’nun değişmesinin ardından cinsel suç
mağdurlarının Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek bunların ruh sağlıklarının eylem nedeniyle 
bozulmuş olup olmadığının tespitine dair dosyaların sayısında ciddi bir artış ortaya çıkmış 
durumdadır. Bu hususa ilişkin olarak Kanun’da yer verilen hükümde, ilgilinin beden veya ruh 
sağlığının bozulması durumu nitelikli hâl olarak kabul edilmiş ve verilecek cezanın alt sınırı 
oldukça yükseltilmiştir. Ancak, mevcut durum itibarıyla ruh sağlığının bozulması ibaresi ile 
neyin kastedildiği (dolayısıyla söz konusu hükümlerin nasıl uygulanacağı) konusunda, konunun 
uzmanları arasında tam bir görüş birliğine varılamamıştır.  

Bunun da ötesinde, anılan hükümler üzerinde var olan  görüş ayrılıklarının giderilmesi 
durumunda dahi, Kanun’un mevcut hâliyle devam etmesi durumunda, mahiyeti itibarıyla daha 
hafif nitelikli eylemlerin daha ağır şekilde tecziye edilmesi ya da aynı niteliğe sahip eylemlerden 
birisine, diğerine nazaran daha az ceza verilmesi gibi sonuçların ortaya çıkması kuvvetle 
muhtemel görülmekte ve adaletin tam anlamıyla tesisi noktasında sorunlar yaşanacağı 
değerlendirilmektedir. Bu itibarla, mağdurun ruh sağlığında bozulma oluşup oluşmadığı 
mevzuunun “nitelikli hâller” arasından çıkarılması ve cezanın üst sınırının yükseltilmesi yoluyla, 
davaya bakacak olan hâkime, işlenen suçun niteliği ve işleniş biçimini değerlendirmek suretiyle 
uygun göreceği cezayı vermek konusunda daha geniş bir takdir alanı bırakılmasının uygun 
olacağı düşünülmektedir. 
 
Öte yandan, bu tür davalarla ilgili süreçlerin çok uzamakta olması ve bu esnada mağdur 
kişilerin birden çok kere muayene edilmek durumunda kalmaları, söz konusu kişilerin ruhsal 
bakımdan daha da yıpranmalarına neden olabilmektedir.  Mevcut sistem ayrıca, delillerin 
toplanması ve değerlendirilmesi noktasında da ciddi problemler ihtiva etmektedir. Bütün bu 
sorunların giderilebilmesini teminen, mağdur kişilerin bir kere muayene edilip, adli sürecin 
bunlar açısından sonlandırılmasına ve ihtiyaç duydukları psikolojik ve tıbbi desteğin 
sunulabilmesine imkân verecek “Cinsel Saldırı Muayene/Değerlendirme Merkezi” gibi birimlerin 
ülke geneline yaygın şekilde ihdas edilmesi gerekmektedir.  

Ayrıca, Adli Tıp Kurumu Altıncı İhtisas Kurulu’nun mevcut personel sayısı ile bu alandaki 
ihtiyacın makul sürelerde karşılanması mümkün görülmemektedir. Bu durum hâlihazırda bu 
Kurul’u ciddi bir iş birikimiyle karşı karşıya bırakmış olup; birikmiş işlerin tamamlanması ve 
süreçlerin makul sürelerde sonuçlandırılabilmesini teminen, anılan Kurul’un personel yönünden 
takviye edilmesi ve/veya başka yerlerde de bu Kurul ile aynı fonksiyonları üstlenecek yeni 
birimler (İhtisas Kurulları) oluşturulması gerekmektedir.


DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok: