T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI
Devlet Denetleme Kurulu
DENETLEME RAPORU
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait
Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin
Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin
Sağlanması
Tarihi : 01/07/2010
Sayısı : 2010/12
8
TESPİT VE ÖNERİ 13 - Kurum bünyesindeki bazı laboratuvarların akredite edilmesine
dönük çalışmalar başlatılmış olmasına rağmen, henüz bu süreç tamamlanamamıştır. Kalite
yönetim sisteminin bir bütün olarak hayata geçirilebilmesini teminen, akreditasyon
çalışmalarının bütün birimleri kapsayacak şekilde genişletilmesi ve mevzuatın da bu
çalışmaların alt yapısını oluşturacak şekilde yenilenmesi gerekmektedir.
TESPİT VE ÖNERİ 14 - Mevcut durum itibarıyla, mahallinde yapılan otopsilerin önemli
bir kısmına adli tıp uzmanları katılamamakta; pratisyen hekimler ve/veya bu alanda yeterli
deneyime sahip olmayan uzmanlar tarafından yürütülmekte olan otopsi işlemleri ise sağlıklı
sonuçlar alınmasına imkân vermemektedir. Ayrıca, ilgili Kanun hükümleri uyarınca otopsi
işleminin mutlaka Cumhuriyet savcıları nezaretinde yürütülmesi ve cesedin durumu elverdiği
takdirde otopsilerin mutlaka üç boşluğun açılması suretiyle yapılması gerekmekte olmasına
rağmen, uygulamada bu hükümlere tam olarak riayet edilmediği anlaşılmaktadır. Adalet
Bakanlığı’nın Adli Tıp Kurumu ile birlikte hareket etmek suretiyle, belirtilen hususlarda alınacak
tedbirleri belirleyip hayata geçirmesi icap etmektedir.
Adli Tıp Kurumu merkezinde yürütülen otopsi işlemleri bakımından ise; temel olarak iş
yükünün ağırlığı, adli tıp uzmanlarının merkez ve taşra teşkilatında yer alan birimler arasında
dengeli şekilde dağıtılmamış olması, taşra birimlerinin yeterli donanıma sahip kılınmamış
olması, fiziki imkânların yetersizliği ve yardımcı personelin (otopsi teknisyen yardımcıları)
eğitimsizliği gibi nedenlerden kaynaklanan sorunlar mevcut olup; bütün bu sorunların yapılacak
etkili bir planlama çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
TESPİT VE ÖNERİ 15 - Adli Tıp Kurumu’na gelen işlerin çok önemli bir kısmı, evrak
eksikliği, ilgili kişinin muayene için gönderilmemiş olması gibi nedenlerle rapora
bağlanamamakta ve dosyalar, müzekkere düzenlenmek suretiyle (eksikliklerin giderilmesini
teminen) ilgili adli mercie iade edilmektedir. Bu durum, bir yandan yargılama sürecinin
uzamasına bir yandan da (aynı dosyanın tekrar tekrar gelmekte olması nedeniyle) Kurum’un iş
yükünün artmasına sebebiyet vermektedir.
Özellikle ihtisas kurulları ile Fizik İhtisas Dairesi için geçerli olan bu sorunun ortaya
çıkmasına sebebiyet veren en önemli neden, incelenmek üzere Kurum’a gönderilecek dosyalarda
bulunması gereken bilgi ve belgelerin eksikliğidir. Anılan sorunun ortadan kaldırılabilmesi için
adli mercilerde görev yapan personelin konu hakkında bilgilendirilmesini temin edecek hizmet
içi eğitim programları düzenlenmesi gerekli ise de bunun yeterli olmayacağı
değerlendirilmektedir. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu tarafından, incelenmek üzere bu Kurum’a
gönderilecek dosyalarda hangi bilgi ve belgelerin bulunmasının gerekli olduğunun vaka türleri
itibarıyla tespit edilmesi ve bu bilgileri içeren bir “uygulama rehberi” hazırlanması
gerekmektedir. Bu rehberin UYAP sistemine entegre edilmesi ve sisteme bazı kontrol
mekanizmaları ilave edilmek suretiyle, rehberde öngörülen bilgi ve belgeleri ihtiva etmeyen
dosyaların Kurum’a intikal ettirilmesinin önüne geçilmesi de mümkün olup; sorunun çözülmesi
bakımından bu yöntemin de büyük faydalar sağlayacağı düşünülmektedir.
TESPİT VE ÖNERİ 16 - Türk Ceza Kanunu’nun değişmesinin ardından cinsel suç
mağdurlarının Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek bunların ruh sağlıklarının eylem nedeniyle
bozulmuş olup olmadığının tespitine dair dosyaların sayısında ciddi bir artış ortaya çıkmış
durumdadır. Bu hususa ilişkin olarak Kanun’da yer verilen hükümde, ilgilinin beden veya ruh
sağlığının bozulması durumu nitelikli hâl olarak kabul edilmiş ve verilecek cezanın alt sınırı
oldukça yükseltilmiştir. Ancak, mevcut durum itibarıyla ruh sağlığının bozulması ibaresi ile
neyin kastedildiği (dolayısıyla söz konusu hükümlerin nasıl uygulanacağı) konusunda, konunun
uzmanları arasında tam bir görüş birliğine varılamamıştır.
Bunun da ötesinde, anılan hükümler üzerinde var olan görüş ayrılıklarının giderilmesi
durumunda dahi, Kanun’un mevcut hâliyle devam etmesi durumunda, mahiyeti itibarıyla daha
hafif nitelikli eylemlerin daha ağır şekilde tecziye edilmesi ya da aynı niteliğe sahip eylemlerden
birisine, diğerine nazaran daha az ceza verilmesi gibi sonuçların ortaya çıkması kuvvetle
muhtemel görülmekte ve adaletin tam anlamıyla tesisi noktasında sorunlar yaşanacağı
değerlendirilmektedir. Bu itibarla, mağdurun ruh sağlığında bozulma oluşup oluşmadığı
mevzuunun “nitelikli hâller” arasından çıkarılması ve cezanın üst sınırının yükseltilmesi yoluyla,
davaya bakacak olan hâkime, işlenen suçun niteliği ve işleniş biçimini değerlendirmek suretiyle
uygun göreceği cezayı vermek konusunda daha geniş bir takdir alanı bırakılmasının uygun
olacağı düşünülmektedir.
Öte yandan, bu tür davalarla ilgili süreçlerin çok uzamakta olması ve bu esnada mağdur
kişilerin birden çok kere muayene edilmek durumunda kalmaları, söz konusu kişilerin ruhsal
bakımdan daha da yıpranmalarına neden olabilmektedir. Mevcut sistem ayrıca, delillerin
toplanması ve değerlendirilmesi noktasında da ciddi problemler ihtiva etmektedir. Bütün bu
sorunların giderilebilmesini teminen, mağdur kişilerin bir kere muayene edilip, adli sürecin
bunlar açısından sonlandırılmasına ve ihtiyaç duydukları psikolojik ve tıbbi desteğin
sunulabilmesine imkân verecek “Cinsel Saldırı Muayene/Değerlendirme Merkezi” gibi birimlerin
ülke geneline yaygın şekilde ihdas edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, Adli Tıp Kurumu Altıncı İhtisas Kurulu’nun mevcut personel sayısı ile bu alandaki
ihtiyacın makul sürelerde karşılanması mümkün görülmemektedir. Bu durum hâlihazırda bu
Kurul’u ciddi bir iş birikimiyle karşı karşıya bırakmış olup; birikmiş işlerin tamamlanması ve
süreçlerin makul sürelerde sonuçlandırılabilmesini teminen, anılan Kurul’un personel yönünden
takviye edilmesi ve/veya başka yerlerde de bu Kurul ile aynı fonksiyonları üstlenecek yeni
birimler (İhtisas Kurulları) oluşturulması gerekmektedir.
DEVAM EDECEK...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder