25 Mayıs 2012 Cuma

T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI DEVLET DENETLEME KURULU, ADLİ TIP KURUMU DENETLEME RAPORU 2010...

T.C. 
CUMHURBAŞKANLIĞI 
Devlet Denetleme Kurulu


DENETLEME RAPORU


Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 2007, 2008 ve 2009 Yıllarına Ait 
Faaliyet ve İşlemlerinin Denetimi ile Adli Tıp Kurumu Hizmetlerinin 
Etkin ve Verimli Şekilde Yürütülmesinin ve Geliştirilmesinin 
Sağlanması 


Tarihi   : 01/07/2010 
Sayısı    : 2010/12
7

...
TESPİT VE ÖNERİ 9 -  Ülkemizde adli bilimler alanında Adli Tıp Kurumu ile birlikte 
faaliyet yürüten çok sayıda birim mevcuttur. Ancak,  adli tıp alanına dair işlerin önemli bir 
kısmının üniversiteler ve sağlık kuruluşları bünyesinde incelenmesi mümkün olmasına rağmen, 
vakalar büyük ölçüde Adli Tıp Kurumu’na yönlendirilmekte olup; bu durumun mevcut hukuk 
sistemimizin yapısı ile birlikte bu alanda faaliyet yürütme potansiyeline sahip diğer birimlerin 
yetkinlik düzeylerinin saptanmasına dair bir sistemin yokluğu ve/veya var olan prosedürlerin 
(üniversiteler açısından 2547 sayılı Kanun’un 38 inci maddesi) işletilmemekte/işletilememekte 
olmasından ve birimler arasında koordinasyonu sağlayacak bir kurumsal yapının 
bulunmayışından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Anılan sorunların çözümü için öncelikle, yukarıda yer verilen “Ulusal Adli Bilimler Konseyi” modelinin (ulusal ölçekli bir adli bilimler 
politikasının belirlenmesi, adli tıp alanında faaliyet yürütecek birimlerin sahip olması gereken niteliklerin belirlenmesi ve bu niteliklere sahip olduğu anlaşılan birimlerin akredite edilmesi, birimler arası koordinasyonun sağlanması, muayene prosedürlerinin ve değerlendirme kriterlerinin standardize edilmesi gibi alanlarda görev üstlenmek üzere) mevcut yapıya entegre edilmesi gerekmektedir.  

Bununla birlikte, Adli Tıp Kurumu’nun diğer kurumlarca verilen raporların itiraza konu olması ya da yetersiz bulunması durumunda müracaat edilecek “nihai inceleme mercii” olarak tayin edilmesi ve buradan görüş talep edilmesinin öncesinde, bu hizmeti verebilecek kapasiteye sahip olduğu belirtilen yöntemle tespit edilmiş olan birimlere başvurulmasının zorunlu 
kılınması uygun olacaktır. Ayrıca, bilirkişi raporlarının yetersiz bulunmasına dair olarak adli merciler tarafından (itirazlar dolayısıyla ya da re’sen) verilen kararların da mutlak surette açık, somut ve anlaşılır gerekçelere dayandırılmasının zorunlu kılınması ve bunun işleyebilmesini temin edecek bazı tedbirlerin alınması icap etmektedir.  

Öte yandan, kriminal incelemeler olarak adlandırılan (adli belge incelemesi, balistik vb.) ve Adli Tıp Kurumu dışında polis ve jandarma teşkilatları bünyesindeki birimler tarafından da yürütülmekte olan işlemler bakımından (özellikle bu alana dâhil branşlarda ihtiyaç duyulan uzmanların yetiştirilmesi; güvenilirlik testleri ve raporlama standartlarının belirlenmesi ile bu 
kurumlarda bulunan çeşitli veri tabanlarının ortak kullanıma açılması gibi alanlarda) bir iş birliği ve koordinasyon ihtiyacı mevcut olup; önerilen türden bir “ulusal konsey”in ihdas edilmesi durumunda, bu türden faaliyetlerin icra edileceği uygun bir zemin de sağlanmış olacaktır. Bu alanda geçerli olan diğer bir sorun ise “veri tabanı” mevzuu ile ilgilidir. Ülkemizde, DNA, diş gibi bazı alanlarda hiçbir veri tabanı bulunmamakta; parmak izi, balistik gibi alanlarda 
var olan veri tabanları ise birbiri ile entegre edilmemiş olduklarından, hizmetin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi bakımından yeterince fayda sağlayamamaktadır. Bu itibarla, eksik veri tabanlarının oluşturulması için çalışma yapılması ve var olan veri tabanlarının bütün birimlerce 
ortaklaşa kullanılabilmesini sağlayacak tedbirlerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. 

TESPİT VE ÖNERİ 10 - Adli Tıp Kurumu’nun merkez teşkilatına dâhil olan idari birimler hizmetlerin etkin ve verimli bir biçimde yürütülebilmesine imkân vermemektedir (Başkan Yardımcısı sayısı, hizmetin sağlıklı bir biçimde yürütülmesi için yeterli olamamaktadır. Ayrıca, “başkanlık birimleri” olarak anılan ve Yönetmelik ile ihdas edilmiş bulunan şube müdürlüklerinin mevcut yapısı hem hukuki hem de fiili bakımdan sorunlar içermektedir). Sıklıkla kamuoyunun gündemine gelmekte olan Kurum bünyesinde bir “Basın ve Halkla İlişkiler Birimi”nin mevcut olmayışı nedeniyle, kamuoyunun zamanında ve doğru şekilde bilgilendirilmesi sağlanamamaktadır. Kurum bünyesinde yürütülen faaliyetlerin denetimini gerçekleştirmek üzere teşkilatlanmış bir denetim biriminin yokluğu da yönetimin etkinliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
  
Kurum’un teşkilat yapısının sadeleştirilmesi, hizmetlerin etkin ve verimli bir biçimde yürütülebilmesi, birimler ve faaliyetler arasında koordinasyonun en üst düzeyde sağlanabilmesi, personel mevcudundan en etkili şekilde yararlanılabilmesi ve Kurum hizmetlerinin gözetim ve denetiminin etkili bir şekilde icra edilebilmesi bakımından, Kurum’un merkez teşkilatına dâhil 
olan idari birimlerin, açıklanan eksiklikleri giderecek şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir. 

TESPİT VE ÖNERİ 11 -  Kuruluşlarına ilişkin olarak Adalet Bakanlığı’ndan gerekli 
onaylar alınmış olmasına rağmen 15 grup başkanlığının 8’i fiilen kurulmamıştır.  Şube Müdürlüklerinin kuruluş işlemleri bakımından da benzer eksiklikler mevcut olup; Kurum hâli hazırda 29 ilde hiçbir faaliyet yürütememektedir.  Ayrıca, grup başkanlıkları bünyesindeki ihtisas dairelerinin hangi illere hizmet vereceği ve şube müdürlüklerinin hangi coğrafi sınırlar içerisindeki olaylardan sorumlu olduğu hususları belirsizlik arz etmektedir. Taşra birimlerinin 
örgütlenmesi ve görev sahalarının net olarak belirlenmesi konularındaki eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. 

TESPİT VE ÖNERİ 12 - Adli Tıp Kurumu Kanunu’nda yer alan hükümler, yeni Türk Ceza Kanunu ile uyumsuzluk arz etmektedir.  Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği ise birimlerin çalışma usul ve esasları bakımından ihtiyaca cevap verebilecek kapsam ve mahiyetten uzaktır. İhtisas Daireleri için Yönetmelik’te sayılan şubelerin birçoğu kurulmamış olup; bu durum idari işleyişin belirlenmiş sistemle uyumsuzluğuna yol açmaktadır. Ayrıca, daire 
başkanlarının ve şube müdürlerinin, ilgili daireden çıkan bütün raporlara uzmanlarla birlikte ilmi ve idari sorumluluk üstlenerek imza atmak zorunda tutulmaları bir yandan işlerin gecikmesine bir yandan da yapılan işlemlerle ilgili sorumluluğun belirsizleşmesine sebebiyet vermektedir. 
 
Yargı organlarınca Adli Tıp Kurumu’na iş gönderilmesi sürecinde uyulması gereken usuller konusundaki karışıklık ya da uygulamaya sokulan UYAP sisteminin işleyişi bakımından anılan Yönetmeliğin herhangi bir düzenleme içermemekte olması gibi durumlar da hizmetin yürütülmesi noktasında sorunlara neden olmaktadır. Açıklanan sorunların giderilmesini teminen, Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun yeni TCK ile uyumlu hâle getirilmesi ve birimlerin görev tanımlarının bu yeni Kanun’a uygun şekilde yeniden belirlenmesi; Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin ise çalışma usul ve esaslarının tayini bağlamında tümüyle elden geçirilmesi gerekmektedir. 


DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok: